Kılıçdaroğlu
geçtiğimiz Çarşamba akşamı CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu “Tarafsız Bölge
Programına” konuk oldu.
Kendisini izlerken
hayretler içinde kaldım.
Bir olay bu kadar
çarpıtılabilinir.
Sanki Atatürk
posterinin bir CHP Milletvekili tarafından indirilmesi olayı birkaç gün evvel
yaşanmışta, kendisi bu olaya en hızlı şekilde el koyup soruşturma başlatmış
gibi anlattı.
Olayın gazeteci Talat
Atilla tarafından ilk defa gündeme getirildiği tarih 14 Aralık 2015, Kılıçdaroğlu ne zaman bir muhakkik heyeti
kurdurdu? 26.Ocak 2016 yani olayın duyulmasından tam kırk bir gün sonra, yani
olay acaba unutulur mu diye tam 40 gün bekledi ve parti tabanından gelen
tepkiye dayanamayarak ondan sonra harekete geçti. Ama milyonların gözünün içine
baka baka sanki olaya anında müdahale etmiş gibi bir tavır sergiledi.
Kimse de çıkıp
kendisine bu olay olalı kırk beş gün oldu, siz daha bir hafta önce harekete
geçtiniz, niye partiyi bir ay boyunca kamuoyunda tartıştırdınız diye sormadı.
Aslında gecenin en
can alıcı sorusu “Aylin
Nazlıaka size Atatürk’ün fotoğrafını kimin indirdiğini söyledi mi?” idi. Kılıçdaroğlu bu soruyu geçiştirince gazeteciler
de üstüne gitmedi, gitmedi ama seyreden herkes de, bu ismi kendisinin bildiğini
anladı.
O ismi açıklayamaz
zira; o kişiyi paraşütle partiye getiren kendisi.
Eğer parti tabanından
ve toplumdan böyle bir tepki gelmeseydi, bu olayın üstüne hiç gitmeyecekti.
Kılıçdaroğlu, tabanın
ve toplumun tepkisinden sonra, bir anda büyük bir Atatürkçü kesildi.
Çarşamba akşamı
programı izleyen dikkatli izleyicilerin gözünden, şu nokta da kaçmamıştır.
Kılıçdaroğlu, TBMM
Başkanı’nın çağrısı üzerine Perşembe günü ilk toplantısını yapan “Anayasa
Uzlaşma Komisyonun” adının “Türkiye’yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu”
olması gerektiğini ve bu yönde talepte bulunacaklarını söyledi.
CHP’nin seçim
bildirgesinin 43. Sayfasında açıkça “eşit
vatandaşlık temelinde yeni bir anayasa yapacağız” vaadinde bulunduklarını,
Anayasamızın ilk dört maddesi ile de ilgili olarak ikircikli söylemlerde
bulundukların unutmuş görünüyordu.
Darbe hukukuna örnek
olarak da “Yargı bağımsızlığını” gösterdi. El insaf o madde kendisinin Genel
Başkanlığı döneminde 2010 Anayasa değişiklinde gerçekleştirildi.
Bu “U” dönüşünün
sebebi de aynen resim olayında olduğu gibi, AKP ile Anayasa masasına oturmaya
parti tabanından gelen tepkidir.
Siyaset adamı tutarlı
olmayınca, inandırıcı da olamadığını Kılıçdaroğlu henüz anlayamadı.
TBMM başkanı “Anayasa
Uzlaşma Komisyonu” toplantısını açarken yaptığı konuşmada, “İthal olmayan,
milli” bir anayasa yapılması gerektiğini vurguladı.
Aslında benzer
cümleyi Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz günlerde sarf etmişti.
1924 den başlayarak,
bu ülkede yürürlükte kalmış hiçbir anayasa kopya değildir, hepsi millidir.
Burada açıkça
söyleyemedikleri, “ithal” lafının arkasına gizledikleri devletin değiştirilemez
nitelikleri arasına olan “laikliktir”.
Laiklik, sekülerizm
bunlar batı kaynaklı kavramlardır.
Bu konuda, bu yazıyı
yazdığım ana kadar CHP içinden bir tepki gelmedi. İnşallah yanılıyorumdur.
Ama beni
yanıltmayacaklarından eminim. Zira laiklik tehlikede değildir demişti,
Kılıçdaroğlu.