Bu omurgalı bir
siyaset adamının, Kemal Anadol’un kendi yaşamından kesitlerle beraber 1980
Askeri darbesine kadar CHP içinde yaşananları, olayların yaşandığı andaki
düşünceleri ile kaleme alınmış bir eser.
Tarih yazarları, bir
dönemi incelerken, tarihe tanıklık eden gazetecilerin yazdıkları ile, anıları
okuyarak, inceleyerek gerçeği bulmaya çalışırlar.
Anı yazanlar, genelde
olayların yaşandığı tarihteki görüşlerinden ziyade olayları bugünün söylem ve
düşünceleriyle yorumlarlar, ama Kemal Anadol, yukarıda da belirttiğim gibi,
olaylar hakkında o gün ne düşünmüşse aynen onu yazmış.
Bu kitap bir dönemin
fırtınalı siyasi yaşamına ışık tutacak bir eser.
Çağın yetiştirdiği en
büyük devlet adamlarından, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı, Atatürk’ün
en büyük iki eserimden biri dediği
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2. Genel Başkanı İsmet İnönü’nün, Genel
Başkanlıktan düşürülmesi ve Karaoğlan dönemini 1980 12 Eylülüne kadar anlatan
bir anı kitabı.
Kemal Anadol’un gençlik
kolları üyeliğinden başlayıp adım adım, İlçe Başkanlığından milletvekilliğine
uzayıp giden süreçte yaşadıkları.
Bilenler için değil
ama birçok insan için okuduğu zaman şaşıracağı, belki de kişiler hakkındaki
değer yargılarını gözden geçirmesine neden olacak bir kitap.
12 Mart muhtırası ve
sonrası Cumhuriyet Halk partisinde yaşananlar. Muhtıraya destek veren solcular.
Milli şef İsmet
İnönü’nün, 35 yıl genel başkanlığını yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığından
ve partisinden kopuşu.
Cumhuriyet Halk Partisi’nde güçlü genel
sekreterliğin ilk defa rahmetli Ecevit’in genel başkanlığı döneminde örselendiğini
ya da örselenmeye çalışıldığını hayretle okuyacağınız bir kitap.
Hani nerdeyse parti
içi demokrasi “Ben ne kadar veriyorsam o kadar demokrasi” anlayışı
karşısında genel başkan ne der korkusuna
kapılmadan muhalefet eden sol kanat.
Kıbrıs Barış harekatı
devam ederken, 12 Mart muhtırasından sonra, bir sıkıyönetim komutanı istiyor
diye 28 gün sorgusuz sualsiz ve her gün radyoda ve televizyonda suçlanan Kemal
Anadol’un bir Kurmay Albayla yaptığı ibret alınacak konuşma.
Sadece Cumhuriyet
Halk Partili olmanın önemli olduğu, etnik kökenciliğin, mezhepçiliğin hiç
olmadığı, sadece ideolojinin tartışıldığı bir Cumhuriyet Halk Partisini,
bulacaksınız bu kitapta.
Kamil Kırıkoğlu gibi
omurgalı bir siyaset adamını bulacaksınız. Hiç kimsenin adamı olmadan siyasette
belli yerlere gelebilmenin örneği olan Şeref Bakşıkı göreceksiniz.
Ecevit’in parti
tüzüğüne koydurmak istediği “Sosyal demokrat”
nitelemesine karşı çıkan Sol
Kanadın önerisi olan “ Demokratik Sol” söylemini sonradan nasıl sahiplendiğini
göreceksiniz.
Genel başkanların
tüzük değiştirme isteklerinin ve bunları oldu bittiye getirme arzularının yeni
olmadığını okuyacaksınız.
Demokrat olduğuna inandığımız
Ecevit’in, ön seçimlere nasıl müdahale etmeye çalıştığını, ibretle ve hayretle
okuyacaksınız.
O bile yaptıktan
sonra şimdikiler haydi haydi yapar diyeceksiniz.
Aynen bugün,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi,
MHP’nin Meclis Başkanlığı için el altından kendisine önerdiği bir adayı, Ecevit
kendi adayıymış gibi gösterdikten sonra, aslında O adayın MHP’nin önerisi
olduğunun ortaya çıktığını göreceksiniz.
12 Eylül darbesinin
en önemli gerekçesi olan nafile turlarla geçirilen Cumhurbaşkanlığı seçimindeki,
lider kadrolarının basiretsizliğini bulacaksınız.
Ogün, bir CHP-MHP
Koalisyonu kurulabilseydi, Cumhurbaşkanı seçilebilseydi, bugün Türkiye’de
bambaşka şeylerimi konuşuyor olacaktı?
Aslında bu kitap
keşke 7 Haziran seçimlerinden önce yayınlansaydı da, Kılıçdaroğlu da okusaydı,
acaba 36 gün nafile “Koalisyon Görüşmeleri” ile kandırılamaz mıydı?
Bu kitap siyasetçiye,
yaşanmış olaylara takılıp kalmamayı, ama ondan ders çıkartmayı öğreten bir
kitap.
Tabii öğrenmeye
niyetiniz varsa ve dış güçlerin görevlisi değilseniz.
Eline, yüreğine,
beynine sağlık Kemal Anadol.
Unutmayın bu da Kemal
ama, bu adam gibi adam Anadol Kemal.