Geçen haftalarda Cumhuriyetin temel
değerlerine sıksıya bağlı bir dostum CHP yönetiminin etkisiz muhalefetini
eleştirdiği bir mesaj atmıştı: “Son gelişmelere bakılırsa, çağdaş
cumhuriyetin tasfiyesinde, CHP yönetiminin boş bakışları
arasında, artık son aşamaya gelindiği görülüyor. Sıranın CHP'nin tasfiye
edilmesine geldiğini düşünüyorum".
Bu mesajın üzerinden
ancak bir hafta geçmişken, Partili Cumhurbaşkanı, önceki gün yaptığı konuşmada, "CaHaPe
zihniyetine" çok ağır şekilde yüklendikten sonra, şunları söyledi:
".......Siyasetin
kalitesini artırmanın yolu, bu kirli zihniyeti ülkemizden tasfiye etmekten
geçiyor. CHP yöneticileri ile aynı zihniyetin medyadaki ve diğer mahfillerdeki
mensuplarını buradan bir kez daha ikaz ediyorum. Beyhude yere
uğraşmayın....."
Aslında bu sözler, tamamıyla
gündemi değiştirmek, memorandum ilan edlip edilmeyeceğinin iktisatçılar
arasında tartışıldığı bir sırada, ekonomideki batışın tartışılmasının önüne
geçmek için söylenmiş sözlerdi ama Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Engin Özkoç hemen bu lafın üstüne atlayıp gürledi:
"...demokrasi ile
yöneltildiğini iddia ettiğimiz bir ülkede ana muhalefet partisini ... nasıl
tasfiye etmek istediğinizi millete açıklamak zorundasınız".
Özkoç çok iyi niyetli,
bunu yapmaya karar veren hiç öyle bir
zorunluluk falan duymaz da, Türkiye’de,
devletten evvel var olan devleti kuran
Cumhuriyet Halk Partisi’ni kapatmaya kimsenin gücü yetmez demesi lazımdı ama bunu
söyleyebilmek için önce siyaset yapma
tarzınızı değiştireceksiniz. Anayasadan kaynaklanan bütün demokratik, haklarınızı kullanacaksınız.
Bangır bangır her gün tarafsız ve yansız yargı önünde hesap soracağınızı
söyleyeceksiniz. Bunu yapmaz iseniz, batan AKP İktidarı CHP'nin tasfiye
edilmesinin bir "hukuki" yolunu, bugünkü yargı düzeni içinde bulursa eliniz kolunuz bağlı oturmaktan başka ne
yapacaksınız? O zaman Yanınızda duracak kimseyi de zor bulursunuz. Ve
hele zamanında “Cumhuriyet Halk Partisi kapatılsın Vakıf olsun” diyenler, parti
programına aykırı 1915 Ermeni tehcirinde bugünün Türkiye’sini haksız olarak suçlayan, ayrılıkçılar
yani bugün baş tacı yaptığınız adamların
hepsi gemiyi ilk terk edenler olurlar.
Allahtan Özkoç’tan
sonra diğer grup Başkan Vekili Özgür
Özel çıktıda “CHP’yi kapatmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini” söyledi. Baş
tacınız Aralık Hareketi mensuplarının bu arada çıtı bile çıkmadı.
Cumhuriyet Halk
Partisinin yapması gereken hemen en kısa zamanda, vakit geçirmeden temel hak ve
hürriyetleri teminat altına alan, demokratik parlamenter rejime dönme yollarını
gösteren bir anayasa taslağını halkın önüne koymaktır, tabii bu Aralık hareketi
mensubu Anayasacılar ile yapılamaz. Mevcut
anayasamızdaki "Atatürk milliyetçiliği", "Türk Milleti"
"Türk vatandaşlığı" kavramları ile sorunu olanlarla bir anayasa
taslağı yazacak olursanız, hem Cumhuriyet Halk Partisi’nin şanlı tarihine
ihanet edersiniz ve hem de birilerinin foyaları da iyice ortaya çıkar!
Böyle “demokratik bir
ülkede” gibi süslü laflar üreteceğinize Alman papaz" Niemöller’in hikâyesinden ders çıkartmaya
çalışın.
Niemöller suskunluğun
sonuçlarını "Naziler önce Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım,
çünkü Yahudi değildim. Sonra komünistler için geldiler, sesimi çıkarmadım,
çünkü komünist değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, sendikacı olmadığım
için yine sesimi çıkarmadım. Sonra benim için geldiler, ses çıkaracak
kimse kalmamıştı." diyerek anlatmıştı.
Ne demişti Abdüllatif
Şener? "....Ya göstermelik bir seçim yapar. (Mısır'da yapılan
göstermelik seçimler gibi).......Orta Doğu yöntemi bir seçim mi
olur?.... Veya hiç seçime de gerek yoktur. Kendisini 10 yıl, 15 yıl, 25 yıl devlet
başkanı ilan etmişler var. Buna benzer bir yöntem önümüze gelir mi, gelmez mi
bilmiyorum.... Ama bildiğim bir şey var, seçimi kaybetmemek için ne
yaparım diye düşünüyordur".
Bu ülkenin bekası için Cumhuriyet Halk Partisi
olarak yapmanız gereken, demokrasi tramvayını Tayyip Bey’in hayal ettiği durağa
gelmeden,çözüm üretmeyen laf ebeliğine dayanan pasif siyaset anlayışınızı
değiştirmek olmalıdır.