28 Nisan 2020 Salı

O YAZIYA İLGİNİN SEBEBİ



Geçen hafta 18.04.2019 günlü “Abdüllatif Şener Haklı mı çıkacak” başlıklı yazımın çok ilgi görmesinin sebeplerinden birisi, bence,  Abdüllatif Şener'in yaptığı değerlendirmenin toplumun geniş bir kesimi tarafından benimseniyor olması.
Şener, Ocak ayında bazı TV söyleşileri yapmıştı ve şu can alıcı saptamalarda bulunmuştu:
"....İktidardan inmemek Sayın Erdoğan'ın (1) numaralı hedefi. Ölene kadar mutlak surette iktidarda kalmak istiyor. Bunu gerçekleştirmek için de yapmayacağı hiçbir şey yok. Her şeyi yapar..... Artık iktidarını seçimlerle sürdürmenin sonuna gelmiştir. Artık hiçbir seçim Erdoğan'ın iktidarını sürdürmesine yetecek bir sonuç ortaya çıkarmaz...."
Şener, Erdoğan'ın iktidarını sürdürmek için neler yapabileceği hakkında da tahminlerde bulunuyor: 
"....Ya göstermelik bir seçim yapar. (Şener burada Mısır'da yapılan göstermelik seçimleri örnek olarak zikrediyor.).......Orta Doğu yöntemi bir seçim mi olur?.... Veya hiç seçime de gerek yoktur. Kendisini 10 yıl, 15 yıl, 25 yıl devlet başkanı ilan etmişler var. Buna benzer bir yöntem önümüze gelir mi, gelmez mi bilmiyorum.... Ama bildiğim bir şey var, seçimi kaybetmemek için ne yaparım diye düşünüyordur. 
Şener bunları söyledikten sonra, sözlerini şöyle bağlıyor: "Ama, bunlara gücü yetmez..... Erdoğan zorlar, ama sadece başına iş açar".
Erdoğan'ın seçim kaybetmek yoluyla iktidarı bırakmayacağı olasılığı artık TV programlarında da açıkça dile getiriliyor. Kuşkusuz, böyle ihtimallerin "demokratik" olduğu iddiasındaki bir ülkede akla geliyor olması rejim bakımından utanılacak bir durumdur. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde böyle bir ihtimalden söz edenleri kimse ciddiye almaz. Ülkemiz bakımından biz de ciddiye almayabiliriz. 
Ne var ki, yukarıdaki değerlendirmeyi yapan herhangi birisi değil. Abdüllatif Şener, milli görüş geleneğinden yetiştiğinden o zihniyeti iyi bilen,  AKP'nin önde gelen kurucuları arasında bulunmuş, AKP'ni ve liderini iyi analiz edebilen, muhtemelen parti içinden bilgi alabilen deneyimli bir siyasetçi. 
Şener, "Erdoğan'ın iktidardan gitmemek için yapmayacağı hiç bir şey yok" diyorsa, bunu ciddiye almak gerekir. Ne yazık ki, medyada da, siyasette de Şener'in bu değerlendirmesi üzerinde durulmadı.
CHP yönetimi, her zaman olduğu gibi, Erdoğan'ın  gündeminin üzerinden tartışmayı ısrarla sürdürüyor. (Son dönemde bir ara, "FETÖ'nün siyasi ayağı" tartışmasında yaptığı gibi). Partinin kurucu ilkelerine, geçmişine ihanet ederek "laiklikten, özgürlüklerden söz etmezsek seçmen kazanırız" gibi yanlış bir siyasi tavırla dincilerden oy devşirmek yoluyla iktidar olabileceğini hesap ediyor. Babacan, Davutoğlu gibi, ülkemizin her alanda getirildiği kritik eşiğin birinci derece "failleri" ile ittifakın işaretleri veriliyor. Bunları yaparak seçim kazanmanın ham hayal olduğunu; aksine, gerçek CHP'lileri partiden uzaklaştırdığını görmek istemiyor.

Abdüllatif Şener ise, ortada kazanabilecek bir seçim olmayabileceği olasılığından söz ediyor. Kendi milletvekili tarafından yapılan bu uyarıya CHP yönetiminin kulak verdiği gibi bir işaret yok. Kulak verecek olsalar, sadece laf üretmek üzerine kurulu siyaset tarzlarını değiştirmeleri gerekecek. Rahatlarını kaçırmak istemiyorlar. Halbuki, CHP'li belediye başkanlarına, terör örgütleriyle birlikte anmaya kadar vardırılan son saldırılar hedefin ne olduğuna dair ipucu veriyor ve Şener'in değerlendirmelerine inandırıcılık kazandırıyor. 
Son yıllardaki seçimlerde/halk oylamalarında demokrasi ile bağdaşmayan bütün uygulamaları sineye çekmiş olan bu CHP yönetiminin, maalesef, o uygulamalardan daha ileri giden adımları da içine sindirebileceği kuşkusu uyanıyor.