Geçen hafta 18.04.2019 günlü “Abdüllatif Şener Haklı
mı çıkacak” başlıklı yazımın çok ilgi görmesinin sebeplerinden birisi,
bence, Abdüllatif Şener'in yaptığı değerlendirmenin toplumun geniş bir
kesimi tarafından benimseniyor olması.
Şener, Ocak ayında bazı TV söyleşileri yapmıştı ve
şu can alıcı saptamalarda bulunmuştu:
"....İktidardan inmemek Sayın Erdoğan'ın (1)
numaralı hedefi. Ölene kadar mutlak surette iktidarda kalmak istiyor. Bunu
gerçekleştirmek için de yapmayacağı hiçbir şey yok. Her şeyi yapar..... Artık
iktidarını seçimlerle sürdürmenin sonuna gelmiştir. Artık hiçbir seçim
Erdoğan'ın iktidarını sürdürmesine yetecek bir sonuç ortaya çıkarmaz...."
Şener, Erdoğan'ın iktidarını sürdürmek için neler
yapabileceği hakkında da tahminlerde bulunuyor:
"....Ya göstermelik bir seçim yapar. (Şener
burada Mısır'da yapılan göstermelik seçimleri örnek olarak zikrediyor.).......Orta Doğu yöntemi bir seçim mi olur?.... Veya hiç seçime de gerek yoktur. Kendisini 10 yıl, 15
yıl, 25 yıl devlet başkanı ilan etmişler var. Buna benzer bir yöntem önümüze
gelir mi, gelmez mi bilmiyorum.... Ama bildiğim bir şey var, seçimi
kaybetmemek için ne yaparım diye düşünüyordur.
Şener bunları söyledikten sonra, sözlerini şöyle
bağlıyor: "Ama, bunlara gücü yetmez..... Erdoğan zorlar, ama
sadece başına iş açar".
Erdoğan'ın seçim kaybetmek yoluyla iktidarı
bırakmayacağı olasılığı artık TV programlarında da açıkça dile getiriliyor.
Kuşkusuz, böyle ihtimallerin "demokratik" olduğu iddiasındaki bir
ülkede akla geliyor olması rejim bakımından utanılacak bir durumdur. Demokrasi
ile yönetilen ülkelerde böyle bir ihtimalden söz edenleri kimse ciddiye almaz.
Ülkemiz bakımından biz de ciddiye almayabiliriz.
Ne var ki, yukarıdaki değerlendirmeyi yapan herhangi
birisi değil. Abdüllatif Şener, milli
görüş geleneğinden yetiştiğinden o zihniyeti iyi bilen, AKP'nin önde
gelen kurucuları arasında bulunmuş, AKP'ni ve liderini iyi analiz edebilen,
muhtemelen parti içinden bilgi alabilen deneyimli bir siyasetçi.
Şener, "Erdoğan'ın iktidardan gitmemek için
yapmayacağı hiç bir şey yok" diyorsa, bunu ciddiye almak gerekir. Ne yazık
ki, medyada da, siyasette de Şener'in bu değerlendirmesi üzerinde durulmadı.
CHP yönetimi, her zaman olduğu gibi, Erdoğan'ın gündeminin üzerinden tartışmayı ısrarla
sürdürüyor. (Son dönemde bir ara, "FETÖ'nün siyasi ayağı"
tartışmasında yaptığı gibi). Partinin kurucu ilkelerine, geçmişine ihanet
ederek "laiklikten, özgürlüklerden söz etmezsek seçmen kazanırız"
gibi yanlış bir siyasi tavırla dincilerden oy devşirmek yoluyla iktidar
olabileceğini hesap ediyor. Babacan, Davutoğlu gibi, ülkemizin her alanda
getirildiği kritik eşiğin birinci derece "failleri" ile ittifakın
işaretleri veriliyor. Bunları yaparak seçim
kazanmanın ham hayal olduğunu; aksine, gerçek CHP'lileri partiden
uzaklaştırdığını görmek istemiyor.
Abdüllatif Şener ise, ortada kazanabilecek bir seçim
olmayabileceği olasılığından söz ediyor. Kendi milletvekili tarafından yapılan
bu uyarıya CHP yönetiminin kulak verdiği gibi bir işaret yok. Kulak verecek
olsalar, sadece laf üretmek üzerine kurulu siyaset tarzlarını değiştirmeleri
gerekecek. Rahatlarını kaçırmak istemiyorlar. Halbuki, CHP'li belediye
başkanlarına, terör örgütleriyle birlikte anmaya kadar vardırılan son
saldırılar hedefin ne olduğuna dair ipucu veriyor ve Şener'in
değerlendirmelerine inandırıcılık kazandırıyor.
Son yıllardaki seçimlerde/halk oylamalarında demokrasi
ile bağdaşmayan bütün uygulamaları sineye çekmiş olan bu CHP yönetiminin,
maalesef, o uygulamalardan daha ileri giden adımları da içine sindirebileceği
kuşkusu uyanıyor.