Türkiye’nin tartışmasız en çok okunan köşe
yazarı Yılmaz Özdil bundan on beş gün kadar önce, dürüst bir gazeteci olarak
İzmir halkının karşı karşıya kaldığı tehlikeyi: “üzülerek söylemem gerekiyor
ki, koronovirüs vakıalarında İstanbul’dan sonra en büyük darbeyi İzmir
yedi, virüs bulaşmış insanlarımızın sayıları ve hayatını kaybeden
insanlarımızın listesi elimde var.
İzmir Büyükşehir belediye başkanı başta
olmak üzere, topluma açıklamak zorundalar, insanların alarm durumuna geçmeleri
için bu gerçeğin açıklanması şart” diye duyurmuştu.
Vay sen misin bunları yazan, Başta İçişleri sekreteri
olmak üzere Yılmaz Özdil’in yalan söylediğini, halka yanlış bilgi verdiğini
söyledi, bir kısım AKP’li üst düzey yöneticiler ve İzmir Milletvekili de yalan
yazdığını hatta daha da ileri giderek ajan olduğunu bile söylediler.
Bugün Sağlıktan sorumlu sekreterin de
açıklamalarıyla Yılmaz Özdil’in yazdıklarının yalan ve provakatif olmadığı, tam aksine tümüyle gerçek olduğunu ortaya koydu.
Konu İzmir ve İzmirliler olunca, CHP’nin
İzmir milletvekillerinin, bu çirkin saldırılar karşısında ne yaptıklarını düşünmeden geçemiyorsunuz.
Hele iki tanesi var ki bunlar gazeteci kökenliler.
Biri de Genel Başkan yardımcısı. Yılmaz
Özdil’e bunların sahip çıkmaları beklenirdi. Ama bunu yapmadılar, sebebi
herhalde Yılmaz Özdilin bugünkü CHP yönetimini eleştiriyor olması olsa gerek, o
zaman, katli vacip diye düşünmüş olacaklar ki, tek cümleyle bile doğruları yazarak halkın doğru haber
almasını sağlayan Yılmaz Özdil’e
sahip çıkmadılar.
Bunun sebebi olsa olsa Yılmaz Özdil şuandaki Cumhuriyet Halk Partisi yönetimini
eleştiriyor olması herhalde. Yılmaz Özdil’e yapılan haksız gerçek dışı
saldırılar karşısında onun yalnız
bırakılamaması gerekirdi. Aslında, Yılmaz Özdilin Cumhuriyet Halk Partisine
yönelik eleştirileri, doğruları söylemesi
de bir bakıma dosta yardımdır. Bunu bile anlamaktan acizler.
Cumhuriyet Halk Partisi kendisine verilen
oylara layık bulunduğunu gösterecek etkinliklerde tutum ve eylemleriyle
kendisinden beklenen role sahip çıkmadığı içindir ki bugün eleştirilere
uğramaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisine oy ve gönül
verenler, iktidarın başıbozuk gidişinden dolayı Cumhuriyet Halk Partisi’nin olaylara
egemen olabilecek yerde, olayların peşinden
sürüklenmenin ızdırabını çekmektedirler. Ana muhalefet olarak etkin
muhalefet imkanını ortadan kaldıran da işte bu tutumdur.
Türkiye’nin en çok okunan, dürüst
gazetecesine sahip çıkmayacaksınız. Ondan sonra basın özgürlüğünden söz edeceksiniz.
Hadi canım sende.
Hakikaten
bu tutum çok üzücü ama unutmayın ki,
İzmirliler kendi bağırlarından çıkan Yılmaz Özdil’e sahip çıkarlar, bunun
bedelini de sizlere ödetirler.
Namuslu, dürüst insanlar haksızlığa uğradıkları zaman onlara sahip çıkmazsınız bundan sonra olacaklardan da
siz sorumlu olursunuz.
Eğer Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin, bu milletin geleceği için ciddi surette bel bağlayacağı
bir siyasal parti olmasaydı omuz silkip geçilebilinirdi. Sade parti üyeleri değil Cumhuriyet Halk
Partili olmadığı halde partiye oy verenlerin
partiden bu oylara layık olmasını bekleme ve isteme hakları vardır.
İktidarın haksız hukuksuz saldırısına
uğrayan insanlara sahip çıkmayacaksınız da ne yapacaksınız.
Cumhuriyet Halk Partisinin temel felsefesi,
kim olursa olsun haksızlığa uğrayan
insanlara sahip çıkmaktır. Onun için tutumunuz karşısında “Ayıp oluyor beyler” demekte başka çare
kalmadı.