Ülkemizdeki her türlü olumsuzluğu, cahil
kitlenin oylarıyla iktidara gelen siyasi yapılara bağlarız ve AKP’nin bugünkü
oy tabanın eğitimsiz kitlelerin oluşturduğunu söyleriz.
Ama asıl önemli olan okumuş, daha doğrusu
hasbelkader bir diplomaya sahip olmuş şahısların cehaletidir. Yaşadıklarımız
bize bu ülkeye asıl büyük zarar verenlerin diploma sahibi aydınlanmamış beyinlerin olduğunu öğretti.
Hiç okuyamamış, dağda çobanlık yapan bir
vatandaşımızın bu ülkeye vereceği zarar çok sınırlı olabilir. En fazla sürüyü
iyi gütmez, bilemediniz bir hayvanı kurta kaptırır, daha fazla bu ülkeye zarar
vermesi mümkün müdür?
Ama hasbelkader diploma sahibi olmuş bir
insanın bu ülkeye verdiği zarar, cahil bıraktığımız, okutamadığımız insanlardan
çok daha fazladır.
Bunlar üniversitelerde, basında,
bürokraside yer tutarlar. Parasal çıkarları uğruna dün söylediklerini bugün
inkâr ederler. Bugün tasmalarını tutanlara yaranmak için karşı tarafa
saldırılar. Devran değişirse bunlar da aynı hızla değişirler. İlkeleri, ahlaki
hiçbir değerleri yoktur.
Tabii bunlar işin bir yanı, bir
de kendisine bakan denilen, ekonomik nedenlerle ısınamamaktan yakınan insanlara
ısınmak için namaz kılın diyebilen siyasetçi tipi var.
Bu diplomalı geçinen cahiller mi
bu ülkeye daha çok zarar veriyor, yoksa sürüsünü iyi otlatamayan çoban mı?
Elbette diplomalı cahillerin topluma,
ülkeye verdikleri zarar okutmadığımız, okutamadığımız için cahil kalmışlardan
çok daha fazladır.
Nitekim okuryazar, eğitimli
dediğimiz insanların birçoğu da okuduğunu anlamayan, yanlışları söylediğiniz
zaman dar beyni içinde olayları kişiselleştirenler var ama maalesef bunların
sayısı da azımsanmayacak kadar çok.
Aynen fanatik kulüp taraftarı
gibi fanatik, particilik yaparlar. Eğer onlar gibi düşünmüyorsan, ya da onlar
gibi bölgeci değilsen, senden kötüsü yoktur.
Yaşanan siyasal olayları doğru
yorumlayamadıkları gibi, dünyaya ve olaylara da at gözlüğü ile bakarlar.
Onlar için yandaşı oldukları parti yönetimlerinin her yaptığı, her
söylediğ doğru ve alkışlanacak kadar iyidir.
Bizim partimiz Türk halkına ne
vaat ediyor, siyasi iktidarı eleştirdiği konularda, çözümü var mı, varsa çözüm olarak neler öneriyor, bunlara hiç bakmazlar.
İşte o zaman da siyasette ve siyasetçiye karşı toplumda bir inançsızlık başlıyor,
bu da peşinden toplumda umutsuzluk yaratıyor.
Toplum umudunu yitirdiği anda
başka arayışlar devreye giriyor, işte bu umutları yok etmemek için mensubu
olduğumuz veya gönül verdiğimiz partilerin, siyasetçilerin eksik ve
yanlışlarını çekinmeden her şartta söylemek zorundayız.
Bir eksiği bir yanlışı dile
getirdiğiniz zaman bu illa diğer partiye yarıyor demek değildir.
Bunu kendi aile yaşamınızdan da
irdeleyebilirsiniz. İnsanlar çocuklarının, yakınlarının hatalı davranışlarını
niye eleştirirler, daha iyi olsunlar, daha başarılı olsunlar diye eleştirirler.
O nedenle eleştiriden
korkmayacağız, eleştirenlere kızmayacağız, ne denmek istendiğini anlamaya
çalışacağız.
Kahve kültürüyle siyaset
yapılmıyor, önce mensubu olduğumuz ya da gönül verdiğimiz partinin programını okuyacağız,
araştıracağız, hani bir televizyon reklamında dendiği gibi farkımız okumak olacak.
Okuyacağız öğreneceğiz ki; kimse bu
ülkeye Türkiye okumuşlarının ihanetine uğramış bir ülkedir diyemesin. İşin
kolayına kaçıp o başarısız ama dere geçerken at değişmez demeyeceğiz. Şerlerin
en kötüsünün ehveni şer olduğunu aklımızdan çıkartmayacağız.
Siyasal iktidarın bütün
yanlışlarını, eksikliklerini ama çözümleriyle beraber haykıracağız.