Yandaş bir televizyon kanalı, çoğunluğu
yandaş gazetecilerden oluşan bir programa, AKP’nin kan kaybettiği bir dönemde
CHP’li Muharrem İnce’yi davet ediyor.
Aslında Türkiye’nin gündemi AKP’nin erimesi,
kan kaybı olması gerekirken, Muharrem İnce bir anda 2023 Cumhurbaşkanı adaylığını ilan ediyor.
Önce şunu belirtelim ki, Muharrem İnce
yetkili organlar karar vermeden olsa olsa “aday
adayı” olabilir. Yoksa kişi istedi diye aday olamaz.
Bundan önce maalesef hatalar yapıldı,
Kılıçdaroğlu yetkili kurullarda karar alınmadan Ekmelettin vakasında olduğu
gibi yetkili kurul kararı olmadan adayı ilan etti, ama bunun çok yanlış olduğu
ortaya çıktı.
Tabii CHP yönetim ciddiyetini kaybettiğinden
kişiler kendi kendilerini Cumhurbaşkanı adayı ilan edip, bir önceki katılıp da
kaybettiği seçimde aldığı oyların tamamıyla kendisine, şahsına verilmiş oylar zannediyor. İnce katıldığı
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 30.6 oy almıştı. Ama bu yüzde 30.6 oy sırf İnce’nin kişiliğiyle izah edilemez.
O seçim sürecinde AKP’de daha
bu kadar kan kaybı da yokken İktidarda bulunan ve sadık bir oy tabanına sahip
olan Recep Tayyip Erdoğan’la başa güreşiyor görüntüsü, İnce’ye “cumhurbaşkanı
seçimlerinde” bir tür “ödünç oylar” getirdiği için yüzde 30.6’ya olaştı. Bunu
anlamak için vasat zekaya sahip olmak kafi. Diğer adayların aldığı oylarla
partilerinin aldığı oyları karşılaştırınca bu anlaşılıyor. Nitekim, İYİ Parti
yüzde 10, Meral Akşener yüzde 7 oy aldı. Aradaki üç puan nereye gitti?
Selahattin Demirtaş’la partisi
arasındaki 3 puan nereye gitti? İPSOS’un o tarihteki araştırmasına göre,
İnce’ye verilen 15 milyon oyun yüzde 4’ü MHP’ye oy veren seçmenlerden geldi. Ama CHP dışından İnce’ye verilen geçici oylar,
milletvekili seçimlerinde tekrar kendi
partilerine döndü.
Böylece CHP oyları da yüzde
25’ten 22.6’ya indi, bir kısmı İYİ Parti’ye, bir kısmı da barajı aşsın diye
HDP’ye gitti.
İyi partiden ve HDP’den gelen bir kısım
ödünç oyun İnceye verilmesi iki turlu seçimlerin doğasında vardır.
O bakımdan alınan yüzde 30.6 oyun sahibi
olarak Muharrem İnce kendisini görüyorsa büyük yanılgı içindedir.
İki turlu başkanlık
seçim sistemlerinde, Fransa’da görüldüğü gibi başa yarışan iki aday etrafında oy birikmesi
olur. Siyaset bilimi okuyan herkes de bunu bilir. “İkisinden biri” görüntüsüyle
geçen seçimlerde oylarda da “ikisinden birine” gitme eğilimi olur ve oluyor.
Bizde bir kısım ödünç oyların
kendi mensupları oldukları partilerin adaylarına değil, kendilerine daha yakın
gördükleri adaylara gitmesi gibi.
Bütün bunları anlamadan değerlendirmeden, yeri ve zamanı değilken yukarıda da yazdığımız gibi tam da AKP kan
kaybederken “adayım” diye ortaya çıkmak olsa olsa AKP’nin işine yarar, gündem
değişir, dikkatler başka noktaya kayar. Düşündüler ama olmadı, tutmadı.
O meydanları Cumhuriyet Halk
Partisi formasını çıkartıp kendi başına çıktığında dolduruyorsan “Ben çıktım meydanlar
doldu” diyebilirsin.
Muharrem İnce aldığı yüzde
30’u aşan oyu kendisine verilmiş
olarak değerlendiriyor.
Unutulmasın ki 12 Eylül’den sonra Calp’in
Halkçı Partisi bile yüzde 30 oy almıştı,ki o tarihte Cumhuriyet Halk Partisi
“Beşi bir aradalar tarafından temelli
kapatılmış, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ileri gelenlerine siyasi yasak
konulmuş, ona rağmen Halkçı Parti yüzde 30 oy almıştı.
Onun için iki
turlu başkanlık seçimlerinde, Cumhuriyet Halk Partisi adayı ve iddialı iki isimden biri olarak yüzde 30 oy
alması çok önemli değildir.
Onun için
yandaş bir TV de AKP kan kaybederken ne yeri ve ne de zamanı değilken
Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklamak olsa olsa bir senaryodur!