13 Eylül 2019 Cuma

AMERİKA TÜRKİYE’Yİ OYALIYOR.


                            

https://mail.google.com/mail/u/0/images/cleardot.gif
8 Eylül günü Fırat'ın doğusunda Türk ve ABD askeri unsurları müştereken devriye icra ettiler. Zırhlı araçlar birkaç saat küçük bir cepte dolaşıp döndüler..
Devriye ne için yapılır, muhtemel bir tehdidi önceden görüp tedbir almak için değil mi? Türk sınırına tehdit oralardaki PKK/PYD/YPG varlığından gelebilir. İyi de, o terör varlığı tamamen ABD'nin denetimi altında. ABD göz yummadan bize karşı taş bile atamazlar. O halde bu "devriye" ne oluyor? Tamamen göz boyamaya ve vakit kazanmaya dönük ABD taktiği.
ABD ikili oynuyor. İSİD'e karşı savaşta en önemli ortağım dediği PYD/YPG'ye zarar verecek gelişmeleri önlemek için "stratejik müttefiki" Türkiye'yi oyalıyor. Türkiye, ABD ile "güvenli bölge" görüşmelerini sürdürerek aslında dolaylı olarak PYD/YPG ile görüşüyor. Muhtemel görünmese de, ABD ile güvenli bölge konusunda bir uzlaşmaya varılsa, bu, Fırat'ın doğusunun geri kalan kısımlarında bir PYD/YPG devletçiğini dolaylı olarak tanımamız anlamına da gelecek.
ABD'nin iki oynadığı o kadar belli ki, Amerikalı askerler on, on beş  gün önce de YPG unsurları ile bölgede ortak devriyeye çıkmışlardı. Böylece ABD, Türkiye ve PYD/YPG'ye "eşit taraf" muamelesi yapıyor.
Yutturmaca bu kadar açıkken, devriye’nin   göklere çıkartıldığı haberlerinin hemen yanında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan devriye konusunun bir kandırmacadan ibaret olduğunu bizzat söylediğine ilişkin bir başka haber var. Cumhurbaşkanı , "bu iş öyle 3-5 helikopter uçuşuyla, 5-10 araç devriyesiyle, göstermelik birkaç yüz askerin bölgede bulunmasıyla olacak iş değildir" diyordu açıkça. Elbette bu söylem doğru idi.
Ne var ki, Cumhurbaşkanı’nın bunun dışında söylediklerini ihtiyatla karşılamak gerekiyor. “ABD , PKK için güvenli bölge istiyor. Eylül ayı bitmeden Fırat’ın doğusunda kendi askerlerimizle fiilen güvenli bölge oluşumunu başlatmamış olursak artık kendi yolumuza gitmekten başka çaremiz kalmayacaktır". diyor. Aynı minvalde sözler Bahçeli tarafından da söylenmiş ve  manşete taşınmıştı!
Fırat'ın doğusundaki hava sahasını kontrol eden ABD kolaylık göstermeden (ki, bu şimdilik olasılık dışı) oralara hava destekli bir operasyon yapmanın imkânı yok. Sadece kara birlikleriyle yapılacak bir harekâtta ağır zayiat verilmesi ihtimali yüksek. Kaldı ki, oralarda konuşlu ABD askeri unsurları ile karşı karşıya gelmek riski de var. Hal böyle olunca "kendi başımızın çaresine bakarız" gibi sözlerin, gerçek niyeti yansıtmaktan ziyade, içerideki tribünleri hedef aldığı izlenimi hakim.
Cumhurbaşkanı'nın Eylül ayının sonunu son tarih olarak vermiş olması da ilginç. Madem ki ABD'nin ne yapmak istediğinden o kadar emin, neden Eylül sonuna kadar üç hafta daha bekleniyor? Bunun yanıtı arada, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle, Başkan Trump ile yüz-yüze görüşme ihtimalinin olması. O görüşme sonrasında Trump'ın taleplerimize hak verdiği ve gereğini yapacağı izlenimi kamuoyuna anlatılırsa ve böylece yapılacağı söylenen harekât ertelenirse şaşmayalım.
Hatırlayalım, geçen ay ABD ile güvenli bölge konusunda anlaşmaya varıldığı dair olduğu söylenen "mutabakat" belgesi başarı olarak yansıtılmış ve harekâtın ertelenmesine bahane edilmişti. O zaman tarafsız gözlemciler, bu belgenin bir aldatmacadan ibaret ve ABD'nin PYD/YPG lehine zaman kazanma taktiği olduğunu söylemişlerdi. Bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı'nın şimdi söylediklerine bakılırsa, haklı çıktılar.