Çağdaş demokrasinin ve partilerin iç hukuku
hakkında biraz fikri olan herkes, “partilerin içinde demokratik düzen” tesis
edilmeden bir ülkede demokratik düzen gerçekleşemez. Partilerin içinde düşünce
ve ifade özgürlüğü, siyasi ahlak kurallarına saygı ortamı tesis edilmedikçe
partiler arasında ve toplum hayatında da fikir hürriyeti ve siyasi ahlak
gerçekleşemez.
Halk Partisinin sürekli seçim kaybetmesine
kendi iç yapısındaki aksaklıkların, sakatlıkların büyük ölçüde sebep olduğu
gerçeğini kabul edip bunu yüksek sesle dillendiremezsek, hem gerçeklikten
uzaklaşmış oluruz, hem de sorunlara çözüm bulacak sonuca ulaşamayız. Bir parti
kendi kendisini methetmekle, üzerine toz kondurmamakla ve arka arkaya devamlı
olarak girdiği her seçim kaybetmesine rakibi iktidar partisinin kusurlarına,
seçimde oy çalındığı ya da iktidar partisinin gayrimeşru davranışlarına
yüklemekle hiçbir şey kazanamaz, ama çok şey kaybeder. Bu zihniyetten vazgeçmediği sürece, seçim kazanması
imkansızdır. Hele böylesine her çareye başvurarak iktidardan gitmemeyi
kendisine amaç edinmiş, meşru gayri meşru bütün vasıtaları (devlet imkanlarını
kullanmak, devletin radyo ve televizyonunu iktidarın borazanı haline getirmek
gibi) seferber etmiş bir hasımla karşı karşıya
olursa…
O zaman Halk Partisinin iktidara gelmesini
isteyenlerin, özellikle rejimi kurtarma bakımından bunun şart olduğuna
inanların, artık Cumhuriyet Halk Partisinin zayıf taraflarını ortaya koymaları
şarttır. Böyle bir davranışın “dosta düşmana karşı CHP’yi kötü durumda
bırakacağını, onu halkın gözünden düşüreceği”ni iddia etmek yanlıştır;
aldatıcıdır; Cumhuriyet Halk Partisine ihanettir.
Cumhuriyet Halk Partisi gibi sağlam temeller
üzerine oturmuş, köklü siyasal organizasyonlar, halkın önünde kendi kendilerini
tenkit ettiklerinde ve bundan yıpranarak
çıkacak yerde, daha karlı çıkarlar. Geçmişi Cumhuriyet Halk Partisinin geçmişi,
başardıkları Cumhuriyet Halk Parisinin başardıkları olan bir siyasi kuruluş,
kurucusu Atatürk gibi bir lidere sahip bulunan parti girdiği seçimleri
kazamamasını sebeplerini ortaya koyma ve bu kusurlarını düzeltmek amacıyla
kamuoyunun önünde açık kartla oynarsa bir şey kaybetmez ancak çok şey kazanır.
Ancak şunu peşinen kabul etmek gerekir ki,
kusurların hepsi halk tarafından zaten bilinmekte ve hatta abartılı olarak
değerlendirilmektedir.
Ama Cumhuriyet Halk Partisini yöneten
kadronun bu kusurları bilmezlikten
gelerek veya o kusurlara önem vermeyerek, ilkelerinin, kuruluş felsefesinin ve
programının yolundan değil de bir
süreden beri yaptıkları gibi “İdari maslahat” yolundan yürürlerse, bu
Cumhuriyet Halk Partisinini geçmişindeki başarıların yarattığı krediyi yiyen
bir parti halinde kalması onu, tarihi görevini bitirmiş, fonksiyonu kalmamış
bir parti haline getirir.
Bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nin yapması
gereken önce kendisini düzeltmekdir. Nitekim Sokrates’ın
“Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, işe önce kendisinden
başlamalıdır” demiştir.
Onun için Cumhuriyet Halk Partisi herkes
tarafından bilinen zaaflarını derli toplu ve sistemli bir şekilde ortaya koymalı, yeni bir ruh, inanç kaynağı
haline gelmek için bünyesinde gerekli temizliği gerçekleştirmesi, onu,
kendisini bekleyen tarihi misyonuna tekrar sahibi haline getirebilecektir.
Bunun için yapılması gereken Kurultay
toplayıp, parti meclisine, demokratik toplumcu zihniyete sahip, fırsatçılıktan
ve eyyamcılıktan uzak, partinin kuruluş felsefesine inanan kişileri getirirse,
CHP içinde Türk demokrasisi içinde şans dolu bir devre başlayacaktır. O zaman
Halk Partisi programına ve ilkelerine
uygun fakat onlara yeni bir ruh ve inanç
kazandıran çağdaş bir zihniyet ve felsefe ile gençleşecek Atatürk döneminin
dinamizmine ve idealizmine kavuşacaktır.
Böylece demokrasimizi de içine düştüğü çıkmazdan kurtararak, siyasi ve
sosyal tarihimize yeni bir zafer kazandiracaktır.