20 Temmuz 2018 Cuma

CUMHURİYET HALK PARTİSİ



Cumhuriyet Halk Partisi, devletten evvel var olan, devleti kuran, Cumhuriyeti ilan eden, demokrasiyi ülkeye yerleştiren, çok partili hayata hiçbir baskı altında kalmadan, kendi iradesiyle  geçen parti.
Yani bugün, 16 yıldır bu ülkeyi tek başına yöneten, ya da yönettiği iddiasında olup da yönetemeyen iktidar sahiplerinin bile bu noktalara gelmesinin önünü açan Cumhuriyet Halk Partisi bugün olağanüstü kurultay talepleri ile karşı karşıyadır.
Partiyi bugün yöneten kadroların yetersiz olduğu değişmeleri gerektiği tartışmasızdır. Cumhuriyet Halk Partisinde bir değişim şarttır. Bunun aksini düşünmek ve söylemek abesle iştigaldir.
Ama Genel Başkanın ve yönetim kadrolarının değişmesi çözüm müdür? Hayır.
Bugün Genel Başkan ve yönetim kadrolarının değişmesini isteyenler, bugüne kadar onlar gitsin biz gelelim söyleminden başka ne söylediler.
Olayı bu kadar basite, sen git ben geleyim çizgisine  indirgemek ne Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve ne de Türkiye’nin sorunlarını çözer.
Şu ana kadar bu parti içi iktidar gitsin diyenler, parti tüzük ve programında neler öngördüklerini söylememekte ya da her hangi bir hazırlıkları olmadığı için söyleyememektedirler.
Örneğin nasıl bir ekonomik model öngörmektedirler. Partide yönetim değişikliği isteyenler de, bugünkü parti yönetimi gibi, “Cumhuriyet Halk Partisi kapatılsın, vakıf olsun” diyenlerle beraber mi yürüyeceklerdir ya da partiyi köklerine döndürüp, 6 oku, özüne uygun, değişen dünya koşullarına göre yeniden mi yorumlayacaklardır.
AKP iktidarının kaldırdığı yargı bağımsızlığını nasıl tekrar tesis edeceklerini anlatmalıdırlar.
Büyük kent varoşlarında yaşayan insanların iane ile yaşamalarının kaderleri olmadığını onlara anlatıp, yaşamlarını nasıl düzelteceklerini, ezilen yoksulluğa sürüklenen Türk çiftçisinin önün nasıl açacaklarını  anlatmaları lazımdır.
Bugüne kadar ülkeyi yönetenlerin yanlış politikaları nedeniyle milletin efendisi olmak vasfını kaybeden köylüye bu vasfını geri kazandırmak için ne yapacaklarını anlatmaları lazımdır
Yani sözün özü nasıl bir parti programı, ülke içinde bir kalkınma programı  öngördüklerini açıklamaları gerekmektedir.
Ülkede her gün Anayasaya aykırı Kanun Hükmünde kararnameler çıkıyor, parti içi taht kavgasının tarafları,bu kavgadan kafalarını kaldırıp bu konuda tek kelime etmiyorlar, ya da edemiyorlar.
Parti içi iktidara talip olanlar ülkede iktidarı ele geçirdiklerinde, geçmişteki bütün yolsuzlukların hesabının sorulacağını anlatmalıdırlar. Yani “Devri sabık yaratacağını” dünya aleme ilan etmelidirler; etmelidirler ki hırsızlık, yolsuzluk yapanın yanında kar kalmayacağını dünyaya alem duysun.
Bu yazıyı kaleme aldığım ana kadar olağan üstü kurultay için gerekli imzanın toplanıp toplanmadığı konusunda sağlıklı bir bilgiye sahip değilim.
Bunlar yapılmadan sadece bir genel başkan değişikliği ne Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve ne de Türkiye’nin sorunlarına çözüm olamaz.
Cumhuriyet Halk Partisi önce demokrasiye sahip çıkmasını öğrenmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisinin, kendi kitaplarında yazdıklarını bile halka çıkıp anlatmaktan  korkan aciz kadrolara değil, mücadeleci insanlara ihtiyacı vardır.
16 Nisan 2017 akşamı yani anayasa referandumunun yaşandığı akşam, YSK’nın referanduma şaibe düşürecek tam kanunsuz bir karar aldığında, yarım yamalak “YSK referandumu şaibeli hale getirdi” yerine Anayasa referandumunun meşru olmadığını bağırıp, demokratik direnme hakkını kullanmadıkları gibi hukuksal ve siyasal olarak gayrı meşru bir ortamda gidilen 24 Haziran seçimlerinde yaşanan hukuksuzluklar korkmadan halka anlatılmalıydı.
Gerek 2017 referandumunda gerekse 24 Haziran seçimlerinde ki hukuksuzluklara, ne parti içi iktidar ve ne de parti içi muhalefetin sesi çıkmadı. Kuzu kuzu kabullendiler.
Düşünün ki, bugün parti içi iktidar kavgası verenler, Ekmelettin İhsanoğlu’nu aday göstermek  için koşa koşa gidip imza verdiler.
Onun için CHP’de mantalite değişmediği sürece kim gelirse gelsin hiçbir şey değişmeyecektir. Olan gene gerçek partililere ve ülkeye olacaktır.