Bir seçimi daha kaybettik. Şimdi umutsuzluk
zamanı değildir. Şapkamızı önümüze koyup kendi hatalarımızı ve göremediklerimizi tespit edeceğiz.
Biz neyi eksik yapıyoruz, ya da hangi büyük
kitleye ulaşamıyoruz öncelikle bunu tespit etmemiz gerekiyor.
Sayın Prof. Dr Necla Arat hanımefendinin
söylediği gibi yaşadığımız bu seçim yenilgisi, bir demografik yenilgidir.
CHP’nin mitinglerde topladığı büyük kitle kentlileşmiş kitledir. Bugün seçmenin
büyük kesimi köyden, kasabadan büyük şehirlere göç etmiş ama daha henüz
kentlileşememiş bir kitledir.
Bu kitlelere ulaşmak için, bugünkü CHP yönetiminin terk ettiği
işçi sınıfına, köylüye dayalı orta sol politikalara hızla dönülmelidir. Yani
kimsesizlerin kimsesi olduğumuzu o geniş kitleye anlatmalıyız.
Açlıkta eşitlik değil, bollukta refahta
eşitlik sağlayacağımızı insanlara anlatmalıyız.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 1930’ların
CHP’si olmadığını söylemesi onun ne denli CHP’nin dışında kalmış bir birey
olduğunu ortaya koymuştur.
Partiyi köklerine döndürmek için öncelikle
tutucu kesimin isimleriyle başlayan flörte süratle son verilmelidir.
CHP’nin bugünkü yönetimi, emekten, köylüden
yana, artık burjuva namusuna sahip işadamlarının bile dile getirdiği gelir
adaletsizliğini nasıl değiştireceğimizi söylemeden, bu konularda projeler
üretmeden boşa dönen kasnak gibi girilen 8 seçimi de kaybettik, bundan
sonrakileri de kaybederiz.
Bugün partiyi yönetenler partiyi büyütmek
için değil sanki AKP’ye destek olmak için partinin başına geldikleri kanaati
giderek kuvvetlenmektedir.
Bugünkü parti yönetimi CHP’nin, siyasal
heyecanını yok etmek için ellerinden ne geliyorsa onu yapmaktadırlar.
Artık CHP’lilerin ama YCHP’lilerin değil,
şapkalarını önlerine koyup düşünme zamanıdır.
Artık, numaralı cumhuriyetçilerin bu partide
işi olmaması gerektiğini anlamamız lazım