29 Haziran 2018 Cuma

HALKA DOKUNMAK



Geçen yazımda şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerektiğini yazmıştım. Hala aynı noktadayım.
24 Haziran seçim sonuçlarına göre, seçimin kazananı kim, kaybedeni kim, bunları tartışacağımız yerde meydanlara toplanan milyonları çok doğru tahlil etmek lazım.
Cumhuriyet Halk Partisi, kentlilerin oyunu alan bir parti haline gelmiştir. Diğer partiler  o “kentli” dediğimiz zümreyi ürküttüğü için bu zümre Cumhuriyet Halk Partisine yönelmiştir.
Anavatan ve Doğru Yol Partilerinin eriyip bitmelerinden sonra, merkez sağda olan seçmenin  başka seçeneği kalmadığı için o partilerin kentli seçmeni   Cumhuriyet Halk Partisine yönelmiş durumdadır. O zaman Cumhuriyet Halk partisini büyütmek için, kent varoşlarına gelip yerleşmiş ama henüz kentlileşememiş seçmen kitlesine, artık azalsa bile köylü seçmene, fakirliğin, yoksulluğun onların kaderi olmadığını bunu çözmek için var olması gereken projelerimizi anlatmak gerekir.
“Hakça bir düzen, ne ezen ne ezilen” sloganunu, slogan olmaktan çıkarıp nasıl hayata geçireceğimizi  anlatmamız lazım.
Köyde ki varoşlarda ki Mehmet ağanın sorunlarını çözemedik, ama en azından torun Memo’ya, Ayşe kıza ne vereceğimizi söylemek, sorunlarına nasıl çözüm bulacağımızı anlatmak zorundayız.
Tarım da, üreticiyi korumak için üretim planlamasını nasıl yapacağımızı, sadece çiftçinin kullandığı tarım girdileri üstündeki vergi yükünü nasıl hafifleteceğimizi halka anlatmak zorundayız.
Ülkenin hangi bölgesinde toprak reformu, hangi bölgesinde tarım reformu yapacağımızı anlatmamız lazım.
Bitirilen hayvancılığı nasıl ayağa kaldıracağımızı anlatmalıyız.
Gerçek üreticiyi, sömürülmekten kurtarmak için tarım kooperatiflerini nasıl hayata geçireceğimizi anlatmak zorundayız.
Çiftçimizin doğaya teslim olmasına, kuralsız piyasa koşullarında kaderine terk edilmesine, üretimden kopartılarak önce yoksullaştırılıp sonra büyük kent varoşlarında ucuz emek olarak istismar edilmesine nasıl engel olacağımızı anlatmamız gerekir.   
Varoşlarda yaşayan, genç erkek ve kızlarımızı nasıl meslek sahibi yapacağımızı anlatmamız gerekiyor.
Gelişmiş ülkelerin bütçelerinin %30’u sosyal yardımlara ayrılmışken bu Türkiye de sadece %16 dır.Cumhuriyet Halk Partisi bu %16 yı nasıl %30lara çekeceğini bu geniş ve yoksul kitlelere  anlatmak zorundadır.
Bu sosyal yardımların kişinin toplumda, insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşaması için verileceğini, bu yapılırken yardım alan ferdin ve ailenin onurunun korunacağını bu geniş ezilen kitlelere anlatmamız gerekirdi.   
Bu ülkede on binlerce atanamamış öğretmen varken, taşımalı eğitime son verip, köye öğretmenini nasıl geri getireceğimizi anlatmalıyız.
Seçim sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi bu konulara hiç değinmemiştir.
Tabii bu program eleştirisi çok uzatılabilinir. Ama Cumhuriyet Halk partisinin  artık terörü açıkça lanetlememiş HDP’ye destek olmak arzusundan sıyrılması gerekir. Biz demokrasinin yerleşmesini sağlıyoruz safsatalarını bırakın. Terörle arasına mesafe koymamış HDP  ye destek vermemek, o yöre halkını dışlamak olmadığını, o yöre halkına anlatmamız gerekir.
Kılıçdaroğlu, Milletvekili listelerinde kaç tane hemşerisinin olduğunu açık yüreklilikle söyleyebilir mi? 
Bugün bunları söyleyenlere, bir kısım kendini Cumhuriyet Halk Partili zanneden zavallı, “ şurada önümüzde beş altı ay sonra yerel seçimler var, şimdi zamanı mı” diyeceklerdir. 
 Partimizin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Gerçekleri konuşmaktan korkmayınızsözünü onlara hatırlatmamız ve doğruları söylemeye devam etmemiz gerekiyor.
Halka dokunmak ciddi program, programı hayata geçireceğimiz projelerimiz ve kendinden çok ülkesini ve partisini düşünen içtenlikli bir üye yapısıyla mümkün olabilir.