AKP
Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan CHP’nin yürüyüşü hükümetimizin
bir lütfudur, buyurmuş.
Anayasal
bir hakkın kullanılması kimsenin lütfü değildir.Anayasanın 34. Maddesi “Herkes, önceden izin almadan ,
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir”
diyor.
Anayasanın bu emredici düzenlemesine rağmen
nasıl engelleyecektin bu yürüyüşü. Seni hem Cumhurbaşkanı yaparken ve hem de partili
Cumhurbaşkanı yaparken aldığın yüzde ellibirlik ya da yüzde elliikilik oylar sana anayasayı ihlal hakkı vermez.
Tayyip Erdoğan AKP Genel başkanı ve
Cumhurbaşkanı olarak bugünlerde her
ağzını açtığında Anayasayı ihlal ediyor.
Daha bir iki gün evvelde “Adalet Yürüyüşü”
başlatan ana muhalefet partisi Genel Başkanına hitaben de “Yargı sizleri de çağırabilir”
buyurmuştu.
Bu da tipik bir anayasayı ihlal söylemi,
Mahkemelerin Bağımsızlığını düzenleyen Anayasanın 138. Maddesinin 2.
Fıkrasında “Hiçbir organ, makam mercii veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez;
tavsiye ve telkinde bulunamaz.” denmektedir.
Tayyip Erdoğan’ın“Yargı sizleri de
çağırabilir” sözü tam bir telkindir.
Anayasadaki bu hüküm adil davranmayı,
tarafsız olmayı konumunun gereği kabul eden makam sahiplerine değil, oturduğu koltuğun gereği olarak her türlü hukuksuzluğu hak kabul edenleri
dizginlemeye yöneliktir.
Bizim anayasamıza böyle bir hükmün konma
nedeni; yakın tarihimiz de bunun çok acı örneklerinin yaşanmış olmasıdır.
Tabii aldığı emre göre davranmayı içine
sindirebilen bir yargı mensubuna hangi anayasal korumayı getirirseniz getirin, onun
için bu anayasal koruma hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Siyasal iktidarlar ona
bir şekilde ulaşırlar.
Ve hele de Cumhurbaşkanı ile çay toplamaya
gitmeyi içine sindiren üst düzey yargıçların var olduğu bir ülkede bu gibi
kişilere ulaşmak çok da kolay olur.
Bir tarihi gerçeği hatırlatmakta fayda var
“1868 yılında Padişah Abdülaziz’in iradesiyle
‘Divan-ı Ahkam_ı Adliye’ adıyla kurulan bugünkü Yargıtay’ın kuruluş
amacı irade de şöyle açıklanmıştır. “Kişilerin hakları ve güvenlikleri
açısından çok önemli olan hukuk
işlerinin mülki işlerden ve
yürütmeyle görevli hükümetten ayrı bir düzene kavuşturulması, adalete değer
veren Padişah’ın büyük arzusu olarak belirtilmiştir.”
Padişahın bu iradesi 149 yıl evveldir.
Yani Osmanlı imparatorlarının 149. Yıl evvel kendilerine
görmedikleri hakkı, bugün yüzde elli iki ile kendinize hak görüyorsanız söylenecek söz kalmamıştır.
Yargıç teminatını ortadan kaldırdınız, bunun
kimseye bir faydası olmaz. Bugün sizin çevrenizden muhaliflerinize saldıranlar
yarın bir iktidar değişikliğinde sığınacak adalet ararlar.
Bir hukuk devletinde, haksızlığa uğranılması
halinde başvurulacak tek sığınak, güvenilir liman yargıdır. Özgürlüklere ve
haklara yönelik el atmaları önlemenin
tek güvencesi bağımsız yargıdır.
Yani
Tayyip Erdoğan’ın “Yargı sizleri de davet edebilir” söylemi anayasanın verdiği
bir hakkı gasp etmek anlayışıdır.
Bu yürüyüşte silah yok, kavga dövüş yok, nasıl oluyor da Anayasanın tanıdığı
bir özgürlük sizin lütfünüz oluyor. Ülkemizin yakın tarihi aldığı oy
çokluğunu yanlış yorumlayanların sebep
oldukları siyasi faciaları yazar.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu yargı mercilerine talimat verme tavrı tipik
bir anayasayı ihlaldir.
Unutulmaması gereken husus hangi oranda oy
gücüne sahip olursanız olun, bu size hukukun evrensel kurallarını ve anayasayı
çiğneme hakkı vermez.