2017’nin ilk saatlerinde, İstanbul’dan gelen
katliam haberleri ile umutlarımız, başka yeni yıllara kaldı.
Türkiye son bir yılda 33 bombalı saldırı
sonunda sivil, asker, polis 1252 canını yitirdi, 1500 den fazla yaralı verdi.
Terör kaynağında kurutulmadığı müddetçe
engellenmesi mümkün olmayan bir olgudur, Doksan dokuz terör hazırlığını
gerçekleşmeden yakalasanız bile, birini kaçırdığınız da, o onlarca cana mal olur, bu nedenle terörle
mücadelede başarılı olmak için kaynağın
kurutulması gerekir.
İstanbul’da yeni yılın ilk saatlerinde
gerçekleştirilen bu aşağılık saldırı geçtiğimiz yılda Paris’te
gerçekleştirenlerle benzerlik gösterdiğinden İŞİD’in işi gibi görünüyor.
Bu terör faaliyetinin kaynağı, devlet düzenleri
yıkılmış, iç çatışmalarla devlet otoritesi yok olmuş Orta Doğu ülkeleri ve
özellikle de Irak ve Suriye’dir.
Irak ve Suriye’nin bizim güvenliğimiz
açısından olmazsa olmaz olan toprak
bütünlüğü, 14 yıllık Tayyip Erdoğan İktidarının yanlış dış politika tercihleri
nedeniyle bozulmuştur.
Maalesef bu coğrafya’da ki çıkarlarının
peşinde koşan emperyalist ülkeler, teröre karşı ayırımsız bir tavır
almadıklarından ve her biri kendisine hizmet eden teröristin sırtını sıvazladıkları
için bu bölge, terör gruplarının
toparlanmaları ve gelişmeleri için bulunmaz bir alan olmuştur.
Bu terör örgütleri, koruması altında
bulundukları ülkelerden, silah, mühimmat ve en önemlisi istihbarat desteği
almışlardır.
Bu ülkelerdeki iç çatışmalar, mal ve can
güvenliği kalmayan insanların ülkemize sığınmalarına yol açarken, hudutlarımız
da yol geçen hanına dönmüştür.
Terör
örgütleri içimizdeki hainlerden de destek alarak çok rahat hareket edebilir
hale gelmişlerdir.
Bu arada teröre karşı tek vücut olalım diye,
her gün hamasi nutuk atan yönetici kadroları, ülke insanını ayrıştırmak için de
ellerinden geleni yapanları da sessizce seyir ediyorlar.
Uyguladığımız takvime göre, hiçbir dini anlamı olmayan 31 Aralığı 1
Ocağa bağlayan gece eğlenmeyi dinen “gayri
meşru” ilan eden Diyanet İşleri Başkanlığıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
düzenlenen Cuma Hutbesinde, yeni yıl kutlanmaları gayrimeşru ilan edilmiştir,
bir ilimizde efe kıyafeti giymiş kişiler, temsili Noel baba’nın kafasına tabanca dayamış; bir gazetede çıkan
karikatürde kafasında sarık olan bir şahıs Noel Baba giysili bir şahsa yumruk
atarken karikatürize edilmiştir. Bunlar halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve
aşağılamaya yönelik faaliyetler olmasına rağmen, iktidarın hoşlanmadığı her
gazeteciye karşı en şedit şekilde davranan Cumhuriyet Savcıları bunlara sessiz kalmışlardır.
Bu davranışların yeni yıl kutlaması yapan günahsız insanları katleden eli kanlı
teröristlere malzeme verdiğini düşünememişlerdir.
Cuma Hutbesinde yeni yıl kutlamasını
gayrimeşru ilan eden Diyanet İşleri Başkanlığı katliamdan sonra saldırıyı
vahşet, dehşet, cinayet olarak niteleyebilmiştir.
İktidarın hoşlanmadığı gazetecileri “Ayaklarını denk almaları” yönünde tehdit
eden Hükümet sözcüsü, halkı ayrıştıran, kin ve nefreti tahrik eden davranışlara
hükümet adına sessiz kalmıştır.
Çok dikkat çekici bir başka nokta da, olayı
değerlendiren CHP Genel başkanının ve diğer yetkililerinin Diyanetin bu yanlış davranışını tek kelimeyle
eleştirmemiş olmalarıdır.
Yabancı istihbarat teşkilatlarının bilgi
olarak vermiş olmalarına rağmen demek ki güvenlik
tedbirleri alınmamıştır.
Tedbir alınmamıştır ama olaydan hemen sonra
yayın yasağı getirilmiş, twitter
engellenmiştir.
Yaşanan bu ve bundan evvelki faciaların sorumlusu 14 senedir bu ülkeyi tek başına yöneten Tayyip
Erdoğan iktidarının iç ve dış politikadaki yanlışlarıdır.