Önce Tayyip Erdoğan ve ardından da hükümet
kanadından yapılan açıklamalarla iç savaş nedeniyle ülkelerinden kaçarak
Türkiye’ye sığınan ve sığınmacı
statüsüne sahip Suriyeli “kardeşlerimize”
vatandaşlık hakları verileceğine yönelik açıklamalar yapıldı.
Önce böyle kardeşlik nutukları atılırken, bu
“kardeş” diye nitelenen insanların “kardeşlikten”
ne anladıklarına bakmak lazım.
Milliyetçi Araplar için kardeş, sadece Araplardır.
Dinci Araplar ise “kardeşlikten”, yalnız İslam kardeşliğini anlarlar.
Bu nedenlerle Arap Devletleri ve onların
yöneticileri resmi jargonda hiçbir
zaman Türklerden “kardeş” diye söz etmezler.
Arapların günlük konuşmalarında Türklerden “kardeş” diye söz etmelerinin hiçbir samimi değeri yoktur.
Zira; Araplar geri kalmışlıklarının yegane
sebebi olarak, 400 yıl Osmanlı yönetiminde yaşamış olmayı gösterirler. Kendilerinde kusur aramazlar.
Kabahatli olarak Osmanlıyı bulunca, dağılan
Osmanlı imparatorluğunun Anadolu’da kalan kısmı ile, Araplarda kalan kısmı
arasında son yüzyılda her bakımdan oluşan büyük farkın neden meydana geldiğini
araştırmazlar.
Bu farkın, son yüzyılın en büyük devlet
adamının Cumhuriyeti kurarken, emperyalistlerle
savaştığını ama kendilerinin ise aynı emperyalistlerin kucağına oturduklarını
akıllarına getirmezler.
Kafa böyle olunca da Türklere samimi olarak kardeş demeleri mümkün değildir.
Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık
verilmesi, Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi yozlaştırmak için bugüne kadar hayata geçirdiği, “Türbana serbestlik, yargının kendisine bağlanması, eğitimde 4+4+4 “ gibi
projeleriyle kıyaslanmayacak derecede vahimdir.
Bu,
iktidar sahipleri eliyle Türkiye’yi Araplaştırma projesidir.
Basına yansıyan değerlendirmelere baktığımız
zaman, bu tehlikeyi Baykal dışında tespit edebilenlere rastlamadım.
Değerlendirmeler ağırlıklı olarak, Tayyip
Erdoğan’ın “siyasi fırsatçılık” yaparak
üç milyon yeni seçmen kazanma çabasında olduğu yönünde.
Bu da bir amaç olabilir, ama asıl gaye
Cumhuriyetin çağdaş bir ülke yaptığı Türkiye’yi Araplaştırmadır.
İslam coğrafyasını biraz incelemiş olanlar
bilirler ki, Mezapotamya’nın, Kuzey Afrika’nın Arap olmayan halklarını
Araplaştırmak dil ve din yoluyla
gerçekleştirilmiştir.
Araplarla teması olanlar, Atatürk devrimleri
arasında Arapların ve onların yurt içindeki yardakçılarının en sevmediği devrimin
harf devrimi olduğunu bilirler.
Zira; harf devrimi, Anadolu aydınlanmasının
temelini oluşturan kültür ve dil
devriminin önünü açarak, Anadolu’nun da aynı yollardan Araplaşmasının önüne set
çekmiştir.
Onun için bu ülkede ki cahil yobazlar, sanki Osmanlı’da okur yazarlık oranı çok yüksekmiş
gibi, bir gecede “cahil” bırakıldık demektedirler.
Suriyelilere vatandaşlık verilmesi
uygulamasının önüne geçilmez ise, kendi elimizle Türkiye’de büyük bir “Arap
Azınlık” yaratmış olacağız.
Bu Türkiye’nin etnik azınlıklara
bölünmesinden büyük keyif alacak batının da ekmeğine yağ sürecektir.
Lozan’da başaramadıkları “Müslüman Azınlığı” içerdeki numaralı
Cumhuriyetçi yardakçıları sayesinde de dile getirteceklerdir.
Bu çok tehlikeli gelişme karşısında Türk
halkı bilinçlendirilmeli ve bu tehlikeli gidişe demokratik yollarla engel
olunmalıdır.
Tabii bu görev Muhalefet Partilerine
düşmektedir, ama oradan da bu olaya bu noktadan bakarak bir tepki gelmemiştir.
Bir tek bu vahim gidişi ve tehlikeyi sezen
Deniz Baykal “ Suriyelilere Vatandaşlık
Verilmesi” projesine karşı çıktıktan sonra yukarıda işaret ettiğimiz tehlikeyi
“….Yardımlaşma, dayanışma evet; ama
Türkiye, Türkiye olarak kalmaya devam etmelidir” diyerek işaret etmiştir.
İşin püf noktası budur. Laf ebeliği yaparak
işin özünü kaçırmamak gerekir. Milyonlarca Suriyelinin Türk vatandaşı
yapılması, Türkiye’yi Türkiye olmaktan çıkartma projesidir.
Cumhuriyetin kazanımlarını yok etme, Anadolu’nun Araplaştırılması” hedefine geri
dönme projesidir. Bu laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti için çok
tehlikeli, bir hamledir.
Bu hamle, kuşkusuz, laik, demokratik
Cumhuriyetinin bu coğrafya da bulunmasından büyük rahatsızlık duyan Suudi
Arabistan ve körfezin diğer dinci ülke
ve çevrelerden destek görecektir.
Bu düşüncenin hayata geçirilmesi, Türkiye’ye İHANET
OLUR.