Kılıçdaroğlu CHP’nin 35. Olağan
Kurultay’ında yaptığı Salı Grup Toplantısı kıvamındaki konuşmasında gene
muhteşem bir çelişki sergiledi.
Konuşmasında Güneydoğu’da akan kanın
sorumlusu olarak ve haklı olarak AKP’yi suçladı ve bunu yaparken, kendisini ilk
defa dinleyen herkesin “doğru” diyeceği sözler sarf etti.
“Terörle müzakere edilmez, mücadele edilir”
dedi.
Haklı olarak iktidarı hedefine alarak “Terör
örgütü kentlere silah yığarken, niye görmezden gelindi” dedi.
Geçmişi bilmesek, Kılıçdaroğlu’nu ilk defa
dinliyor olsak “işte bu diye ayakta alkışlardık”
Kılıçdaroğlu, sen terör örgütüyle yapılan
görüşmelere değil, bu görüşmeler hakkında muhalefete bilgi verilmediği için
eleştirmemiş miydin?
Açılıma destek için “açık çek veriyorum”, “kredi
açıyorum” diyen siz değil miydiniz?
Terör örgütü kolluk kurup kentlerde hüviyet
kontrolü yaparken, vergi adı altında halktan haraç toplarken, kendi sözde
mahkemelerini kurup, kendince yargılama yaparken, askerlik şubeleri kurup terör
örgütüne terörist toplarken,
bunlara hiç tepki verdiniz mi?
Ben siyaseti yakın takip eden bir kişi
olarak bunu hiç duymadım. Siz bu konularda AKP’yi eleştirdiniz de ben
duymadımsa, sizden peşinen özür diliyorum.
Ama hiç böyle bir eleştiriniz de olmadı,
2010 yılından beri, yani genel başkan olduğunuzdan beri, tepkisizliği, hayati
olaylar karşısında kimi çevreleri korkuturum, küstürürüm diye, bir siyaset tarzı
olarak benimsediniz.
Şimdi bu eleştirileri dile getirmeniz, sizin
için bir tutarsızlık olmuyor mu?
Daha bir iki gün önce bir HDP
Milletvekili’nin “Türk Milletini soykırım yapmakla suçlaması” karşısında, AHİM
kararı da ortadayken, sessiz kalmanız, oturduğunuz makama yakışıyor mu?
Kılıçdaroğlu, zaman zaman arkasına sığındığınız
Atatürk’ten mi, İngiliz uşağı Seyit Rıza’dan
mı yanasınız?
Atatürk’ün resmini asılı durduğu duvardan
indirip önce çöp tenekesine atan, olayın tanıklarının yanlış olur,
görülür, demesi üstüne, çöp kutusundan
çıkartıp, masasının arkasına koyduktan sonra, toplumsal tepkiden çekindiği için
yerine asan o “ zavallıyı partiden atmaz isen” Atatürk’ün adını da bundan sonra
ağzınıza alma.
Suriye politikasına daha başlangıçta,
“Esad’ın gitmesi hedefine katılıyoruz” denilerek destek verdikten sonra,
gelinen noktada yaptığınız eleştiriye kim inanır.
Kıbrıs satılıyor, Kurultay konuşmanızda
Kıbrıs’ı ağzınıza almadınız. AB mi kızar diye düşündünüz. O CHP’nin zaferidir.
Ege’de 17 kayalık Yunanistan tarafından
işgal edildi, ağzınıza niye almadınız, sonuç bildirgenizde de yok.
Kurultay sonuç bildirgesinde, laiklik
anlayışı güçlü bir şekilde kurulmalı diyorsunuz, iğrenç ve insanlık dışı
diyanet “fetva”sına ve en az o kadar
iğrenç olan tevil çabalarına, Cuma tatiline
CHP’nin sert kurumsal ve eylemli bir tepki vermesi ve toplumu hareketlendirmesi
gerekmez miydi?
Olmadı! Olması da mümkün değildi.
Olumsuzluklar daha ilk ortaya çıktığında, içerdeki emperyalist uşaklarının
ve de emperyalizmin temsilcileri ABD ne
der, AB ne der korkusuyla tepkisizliği bir siyasi tarz olarak
benimseyeceğinize, halkçı ve devrimci çıkışlar yapsaydınız, bugün kan gölüne
dönen orta doğu’da saygın bir lider
olurdunuz.
Ama siz yarı aydın zafiyeti içinde nabza göre şerbet veriyorsunuz.