Doğu Perinçek ve bir grup arkadaşı yıllardır
devletin yapması gerekip de yapması gereken
bir şeyi yaptılar.
100 Yıllık bir emperyalist yalan olan sözde
“Ermeni Soykırım” iddialarına karşı bir hukuk mücadelesi başlattılar ve
kazandılar.
Düşünce ve ifade özgürlüğü şampiyonluğunu
kimseye bırakmayan Avrupalıların suratlarına AHİM kararıyla iki yüzlülüklerini
bir şamar gibi çarptılar.
Avrupa’da ve dünyanın bir çok ülkesinde
hiçbir tarihi ve bilimsel temele dayanmayan, “Ermeni Soykırımı” iddialarını red
etmeyi suç sayan, ya da parlamentoların, “Ermeni Soykırımını” kabul eden
kararları karşısında olayı sadece kuru açıklamalarla geçiştiren Türk
Hükümeti’ne nasıl bir hukuk mücadelesi verilmesi gerektiğini gösterdiler.
Doğu Perinçek ve arkadaşları bunu yaparken
maalesef devletten hiçbir yardım almadılar, kendi ifadeleriyle, sadece rahmetli
Büyükelçi Gündüz Aktan’ın hayattayken
başında bulunduğu bir vakıftan avukat desteği almışlar.
Devletin bu konuda bir destek vermemesinin
tek anlamı olabilir, o da Doğu Perinçek’in sol görüşlü bir siyaset ve bilim
adamı olmasıdır.
Ermenistan ve Ermeni diasporasının bu
konudaki kararı kendilerine göre yorumlamalarını anlayabilmek mümkün.
Ama içimizdeki bazı kişilerin, bu kararı
küçük ve önemsiz gibi göstermelerini anlamak mümkün değil.
Mümkün değil diyoruz ama, onlarda siyaseten
içimizdeki "İrlandalılar"
Zamanında Doğu Perinçek’e hiçbir katkı
sunmayan devlet yetkilileri bile, Tayyip Erdoğan hariç, bunun Doğu Perinçek’in
bir başarısı olduğunu söyle bilmektedirler.
Bu olayın yurt içindeki bir diğer sessiz
seyircisi de, bölücü terör örgütünün mensupları ve onun siyasal uzantılarıdır.
Böyle davranmalarını nedeni ileride, bugün
bölücülere karşı devletin, gerek iç hukukumuzdan ve gerekse uluslararası
hukuktan kaynaklanan kendi toprak bütünlüğünü koruma hakkını kullanmasını
soykırım olarak niteleyebilme arzularıdır.
Bütün
çabaları, bölücü terör olayını Birleşmiş Milletlere taşıyıp onun müdahalesini
sağlamaktır.
Dikkat ederseniz zaman zaman, o bölgede
görev yapan askerleri uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılatmakla tehdit
ederler.
Bizde en kolay yöntem, tarihçilerin çözmesi
gereken konuları, tarihi bir incelemenin nasıl yapılacağından bihaber
olan, yurt dışındaki ağababalarının
kızdırmaktan korkan siyasetçiler tarafından çözülmek istenmesidir.
Dolayısıyla bu istek gerçeğe ulaşmak için
değil, sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti Devletini siyaseten “mahkûm”
edebilmek içindir.
Bu sadece Ermeni olayı için değil Dersim
olayları içinde böyledir.
Hatırlayın Tayyip Erdoğan, Dersim olayları
için, “Özür dilerim” demişti. Bunu her
hangi bir tarih bilgisine dayanarak ya da
ciddi bilimsel bir rapora
dayanarak değil, sadece
Cumhuriyeti kuranları halk indinde mahkum edip, yöre halkına şirin gözükmek
için yapmıştı.
Tabii bu haksız söylemde bulunurken, siyasal
çıkar uğruna ona destek olan muhalefet milletvekilleri de vardı.
İleride de bir başka siyaset adamı da çıkıp,
sadece Kürt kökenlilere hoş görünmek için “Tayyip Erdoğan PKK’ya karşı mücadelesinde
soykırım yapmıştı, ben özür diliyorum, derse ne olacak.
Bunu kabullenecek misiniz?
Bugün devlet, bölücü terörü bastırmak için gösterdiği mücadele de geç
kalmış olmakla beraber ne kadar haklı ise, 1915 olaylarında da, Dersim isyanını
bastırılmasında o kadar haklıydı.
Devlet adamları, ya da daha doğru bir
söylemle işgal ettikleri koltukları nedeniyle öyle varsayılanlar, bilgilerinin
ve kültürel derinliliklerinin yetmediği tarihi konularla ile ilgili konuşurken
çok dikkatli olmak zorundadırlar.
Dün Dersim’de Cumhuriyet katliam yaptı diye
saçmalıyorsanız, bugün PKK ayaklanmasında şehit düşen vatan evladının
cenazesine gitmeyeceksiniz.
Bu kahraman da o gün, Dersim’de şehit
düşenlerle aynı uğurda, devletin bekası için mücadele ederken şehit düştü.
Bütün siyasiler,Doğu Perinçek’e hem bir teşekkür borçludurlar ve hem de ondan
örnek almalıdırlar.
Çünkü o bu hukuk mücadelesinde kendisini
yalnız bırakanların yanında, iktidarı ile muhalefetiyle bu mücadelesine, "Türkiye’nin
başına iş açar" diye karşı çıkanları isim isim teşhir etmedi, “Terörle
mücadele edilirken birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var, onun için kimseyi
üzmeyelim” dedi.