Doğal bile olsa her ölüm acıdır.
Hele bir insanın hangi nedenle olursa olsun kahpe bir saldırıyla can vermesi
daha da acıdır. Bu nedenle sekiz yıl evvel Hrant Dink’in böyle bir kahpe
saldırıyla öldürülmesi de çok acıdır.
İnsan olan herkes için acıdır.
Ama bundan daha acısı, bu insanlık ayıbının birileri tarafından,
özellikle Sevr beklentisi içinde olanlar tarafından, bir anma günü olmaktan
çıkartılıp, onun aziz hatırasını
istismar ederek bir emperyalist yalanı destekleme eylemi haline getirilmesidir.
Böyle kahpe kurşunla öldürülüp de
gerçek katilleri bugüne kadar bulunamayan daha onlarca Türk Aydını, Asala
kurbanı diplomatlarımız vardı, aynen
Hrant Dink gibi.
Hrant Dink’i anma yürüyüşünde en
önde “Yüzleşin, Hrant’la, soykırımla”
pankartı vardı.
Bu pankartın hemen arkasında, bu
pankartı tutarak en önde yürüyenler arasında CHP Genel Başkan Yardımcıları
Şafak Pavey, Sezgin Tanrıkulu ve bazı
CHP milletvekilleri vardı.
CHP parti programını bilmeyen
insanlar açısından bu doğal ve hatta doğruda karşılanabilinir.
Ancak CHP üyeleri, partiye kayıt
olurken, kabul anlamına gelen “Parti
tüzük ve programını okudum” diyerek imza atarlar.
Bütün parti üyeleri ve özellikle
parti yöneticileri, parti tüzk ve programına uygun davranmak zorundadırlar.
Kurultay’ından geçerek kabul
edilmiş olan parti programı, değişinceye kadar tüm parti üyelerini bağlar, her
partili buna uymak zorundadır.
Hiçbir partili bu program da yazan
şeyleri yok kabul ederek bildiği gibi davranamaz, hele parti yöneticisi olanlar
bunu hiç yapamazlar.
CHP’nin parti programında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki
dönemde cereyan ettiği iddia edilen sözde Ermeni soykırımı için aynen :
“Ermenistan’la ilişkilerin
geliştirilmesi de, bu ülkenin işgal
ettiği Azeri topraklarından çekilmesi, dünyadaki Ermeni örgütleri
vasıtasıyla Türkiye’ye karşı uluslararası
hukuka aykırı biçimde soykırım iddiasıyla girişimlerde bulunmaktan vazgeçmesi ve
Ermeni devletinin resmi belgelerinde Türkiye’ye ait bazı topraklarda
Ermenistan’ın emelleri olduğu izlenimini veren ifade ve sembollerin
çıkartılması koşullarına bağlıdır.
CHP, sözde Ermeni soykırım iddiası ile ülkemizin haksız önyargılarla
suçlanmasına karşı bugüne kadar partimiz öncülüğünde sürdürülen kararlı
duruşa sahip çıkmaya devam edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşundan önceki dönemde gerçekleştiği iddia edilen sözde Ermeni soykırımı konusunda ülkemizi suçlayıcı keyfi kararlar
alınmaktadır.CHP, 1948’’de BM Genel Kururlu’nda oybirliği ile kabul edilen
Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi tarafından yapılan açık
tanım çerçevesinde, konunun bağımsız
tarihçiler tarafından Türkiye, Ermenistan ve Rusya dahil ilgili tüm ülke
arşivlerine erişim olanakları kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve
doğru zeminde, önyargılara kapılmadan incelenmesi gerektiği görüşündedir.” diye
yazıyor.
CHP yöneticisi sıfatını taşıyanlar
bu görüşe karşıysalar ve yürekleri, bilgileri yetiyorsa bir program kurultayı
isterler bu konuları tartışılırlar.Ancak Kurultay görüş değiştirinceye kadar da bu programa
uymak zorundadırlar.
Bir şeyin altını çizmekte fayda
var, bu sözde Ermeni soykırımının arkasına sığınıp Türkiye Cumhuriyetine küfür
edenler, ya bölücü ya da numaralı
Cumhuriyetçilerdir.
Bir noktayı bazı bölücülere
anımsatmakta yarar var. Emperyalistler kendi çıkarları uğruna geçmişte,
Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan bir devlet vaat ettikleri Ermenileri, işleri bittiği zaman nasıl kaderleriyle baş başa bırakıp çekip
gittilerse, aynısını da sizlere
yapacaklar.
Kuyruğu koptuğu zaman, dananın
kimin elinde kaldığını hep beraber göreceğiz.
Dün Ermenilerin geldiği bu oyuna bugün
siz gelmeyin.
Ermeni soykırımı ile yüzleş
pankartını taşıyanlar,1919 da Ermenistan Başbakan’ı olan Kaçaznuni’nin, “karşılıklı kırımlar oldu. Müslüman nüfusu
katlettik” diyen raporunu okuyunca yüzleri kızarır mı, bilmiyorum?
Hadi gelin gerçeklerden korkmadan,
neyle yüzleşmek istiyorsanız yüzleşelim,
ama ölmüş insanların aziz hatıralarını incitmeden.