Cuma günü satışa sunulan Emniyet
Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un “İN Baykal
Kaseti, Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar” isimli kitabını okudum.
Diğer olayları bilmem, ama biz
CHP’lileri ilgilendiren CHP’nin “kalıba
dökülmesi”, “yeniden dizayn edilmesi” ne neden olan “Baykal Kaseti”
bölümünü çok dikkatli okudum.
Hayatta olan kişilerle ilgili bir
konu yazılıyorsa o kişinin de görüşüne başvurulması gerektiği kanısındayım.
Ancak bu yapılmamış. Örneğin Baykal’ın
Pensilvanya ile telefonla görüştüğü yazılmış, Baykal Pazar günü yani dün
yayınlanan Milliyet Gazetesinde bu iddiayı şiddetle reddetmiş.
Kendisine sorularak, bu
doğrulanabilinirdi.
Ayrıca kitaba baktığınız zaman
olaylar karşısında tek suçlu olarak F tipi Cemaat gösteriliyor.
Bu bir suç şebekesi ise bunun
diğer ortağı da AKP İktidarıdır.
Ergenekon, Balyoz gibi davalar
için o tarihte Başbakan olan Tayyip Erdoğan “Ben bu davanın Savcıyım” dememiş miydi? “Ne istediniz de vermedik” diyen yine aynı zat değil miydi?
Daha iki gün evvel Bülent Arınç
Bursa’da yaptığı konuşma da “Cemaatin
önünü açtıklarını” ikrar etti.
Demek ki, kumpas operasyonlarının
tek suçlusu Cemaat değilmiş.
Baykal kaset operasyonunda, ismi
belli bir çilingir var. Onu götürüp kapıyı açtırıp operasyonu yapan beş
polisten söz ediliyor. Kitaptan anlaşıldığına göre bu çilingir devamlı Emniyet
için çalışan işinin ehli bir zanaatkâr.
Devamlı çalıştığına göre,
kendisini götüren polisleri tanıması lazım. Niye bu beş polisin kim olduğu
ortaya çıkartılmıyor.
Bu arada sosyal medya’ya başka bir
tweet düşüyor. Bir zamanlar can kuşları olan, şimdi düşman ilan ettikleri
Mehmet Baransu isimli gazeteci “1-Sözde
barış sürecinin önünde en büyük engel Baykal görüldüğü için birileri düğmeye
basmış mıydı? 7 Şubat mit dosyası açılsın. Kasetçiler????” “2-7 Şubat MİT
dosyasını açıklamaya var mısınız? Tepindiğiniz Baykal kasetinin tüm ayrıntıları
o dosyada olabilir mi? Baykal Türkmendi değil mi” şeklinde iki tweet
atarak, iktidarın kaset olayının içinde olduğunu ima ediyor, imadan da öte
haykırıyor.
Sosyal Medya’ya da Tayyip Erdoğan’a Baykal kasetinin getirilip,
onun da bunu gözlüklerini itinayla takarak seyrettiğinin görüntüleri düşmüştü.
Kitapta da yazıldığı gibi,
Kılıçdaroğlu bu komplonun ardında Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğunu iddia
etmişti. Kılıçdaroğlu Erdoğan’ı doğru söylememekle itham ettikten sonra “O görüntüleri izlerken gözlüğünü nasıl
taktığını çok iyi biliyorum” , “Bir değil, birden fazla görüntüyü izlediğini de
çok iyi biliyorum” demişti.
Şimdi cevaplanması gereken sorular
çok net.
1-Operasyonu yapan bu beş polis
kimlerdir?
2-Tayyip Erdoğan’ın gözlüklerini
itinayla takarak ve hiçbir şaşkınlık emaresi göstermeden seyrettiği kaseti veya
kasetleri kendisine kim getirmiştir.
3-Tayyip Erdoğan’ın bu kaseti veya
kasetleri seyrederken çekilen görüntüsünü,
Kemal Kılıçdaroğlu’na kim veya kimler
vermiştir.
4- Bu Mehmet Baransu’nun sözünü
ettiği 7 Şubat tarihli MİT raporunun içinde ne var?
5-Sözde açılımın önündeki en büyük
engel Baykal görülerek CHP dizayn edilmişse, kalıba dökülmüşse, Kılıçdaroğlu’na
gölge CİA diye nitelenen Stradford isimli ABD’li kuruluşun TR-705 Kod numaralı,
Atatürk’ü, İsmet Paşayı “katil,
katliamcı” olarak nitelemekten çekinmeyen haber kaynağı da bu
şekillendirmenin kendisine dayattığı bir isim midir?
6-CHP’de Baykal’la beraber, diğer
bütün ulusalcılar, sözde açılımın önünde engel görüldükleri için mi tasfiye
edildiler? Bu öneri, telkin kimden kimlerden geldi?
7-Ekmelettin İhsanoğlu’nu
Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesini de aynı çevreler mi telkin etti?
7-Cemaatle yakınlıkları bilinen
Kılıçdaroğlu tarafından partiye devşirilen başta Erdoğan Toprak ve diğer cemaatçiler
de bu “dizayn”,”kalıba dökme” olayının
bir parçası mıdırlar?
Bu
ve buna benzer sorular olay anında Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ve
CHP’ni dizayn edilmesi sonucunda CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu
tarafından cevaplanmak zorundadır.