7 Aralık 2014 Pazar

UTANILACAK OLAYLAR

Geçtiğimiz günlerde Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş’ın “CHP Neden İktidar Olamaz” isimli kitabını okudum.
Siyasetle uğraşan herkesin okuması gereken bir kitap. Muhteşem bir arşiv çalışması.
Türkiye Cumhuriyetini her fırsatta, katliam yapmakla suçlayan emperyalizmin yurt içindeki uşakları, efendileri kızmasın diye tetikçisi oldukları Batı’nın tescilli katliamları için sessiz kalırlar Özellikle onlar  bu kitabı okusunlar, efendilerinin vahşetinden belki yüzleri kızarır.
Sözünü ettiğim kitabın 305 ve diğer  Sayfalarında günümüzü çok ilgilendiren bilgiler var.
Demokrasi havarisi Fransa’dan örneklerle başlamakta fayda var .
Bir İngiliz Gazeteci  Fransa Cumhurbaşkanı General Charles de Gaulle, “Siz Cezyir’de bir milyon insanı katlettiniz! Bundan rahatsızlık duymadınız mı?” diye sorar.
De Gaulle şöyle cevaplar :Sözünüzü düzeltiyorum. Biz Cezayir’de 1 milyon değil 850 bin kişi öldürdük. Fransa’nın güvenliği için bu gerekliydi”. Diye cevaplamış.
Tabii bu lafın savunulacak bir tarafı yok, ayrıca kötü örnek örnek de olmaz ama, bizim uşaklar Cezayir’de öldürülen Müslüman kardeşlerimiz için bugüne kadar tek kelime sarf etmişler midir?
Fransa’nın bu vahşetten ötürü özür dilemesini talep etmişler midir?
Ben duymadım, etmişlerse kendilerinden özür dilerim.
Sayın Vural Savaş kitabında bir başka kitaba, önceki Başbakanlık Müsteşarlarından Yaşar Yazıcıoğlu’nun  “Bitmeyen Hesap” kitabına da atıf yaparak oradan da aşağıda verdiğim örnekleri işaret etmiş.
2006 yılında Cezayir’i ziyaret eden Nicholas Sarkozy’den, Cezayir’de  yaptıkları soykırımdan dolayı özür dilemesi istenince “Babaların hatalarından dolayı, oğullardan özür dilemesi istenemez” demiştir.
“19. yüz yılda Erivan’ın %65’i Türk idi. Türk-İslam Kültür yapıtları ile dolu idi. Şimdi ise; bir tek Türk kalmadığı gibi, hiçbir cami, hiçbir mezarda kalmamıştır” (Justin McCarty, Ölüm ve Sürgün s 1-3)
“1963-1964 sürecinde..103 Türk köyü EOKA’cılar tarafından tamamen yakıldı. 25 bin Türk evlerini terk etmek zorunda kaldı… Londra da Lord Wills yaptığı tarihi bir konuşmada “Kıbrıs’ta olan bitenin soykırım olduğunu ve Rumların  Türkleri soykırıma tabii tuttuğunu söyledi” (Sefa M. Yürekel. Soykırımlar tarihi s.71)
Sayın Vural Savaş’ın kitabında Rahmetli Toktamış Ateş’in Cumhuriyet Gazetesi’nin  25  Nisan 2005 tarihli nüshasında yazdığı “…ABD, İkinci Dünya savaşına girdikten sonra, 120 bin Japon'u dört yıl süre ile kamplarda tutmuş, yani ‘tehçir’ etmiş. Kendi vatandaşı olan bu Japonlar, ABD’’ne karşı isyan etmemiş, sabotaj yapmamış ve casuslukla suçlanmamışlardı. Bu insanların çoğu açlık, hastalık ve ağır yaşama koşulları altında yok olmuşlardır.”   Yazısına atıfta bulunmuş.
Bunları bir şeyi savunmak için vermedim.
Ama ülkenin güvenliği gereği girişilen olaylarda acılar yaşanmış olabilir, tarihten husumet çıkarmadan tarihten ders alarak çıkmak gerekmektedir.
6-7 Eylül olaylarını, Kahraman Maraş, Çorum, Sivas katliamlarını  hiç ağzına almayacaksın ama sırf Cumhuriyeti kuranlara duyduğun kin ve nefret duygusundan ötürü “Dersimi” kaşıyacaksın.
6-7 Eylül Lozan antlaşmasıyla bu ülkenin eşit vatandaşları olarak kabul edilmiş Hıristiyan azınlığa karşı yapıldı.
Kahraman Maraş, Çorum ve Sivas katliamları Cumhuriyetin en sadık savunucuları Alevilere karşı yapıldı.
“Dersim” de yaşananlardan çok sonra yaşanmış bu olaylar hakkında tek kelime etmeyenler, sırf ülkenin iç huzurunu bozmak, bölücülere yeni imkânlar sağlamak için 74 yıl evvel yaşanmış  bu acı olayı kaşımakta fayda umuyorlar.
Siyasetçiler bıraksın bu tarihten husumet çıkartmayı, onun kimseye bir faydası yok.
Tarihi tarihçiler incelesin, siyasetçilerde  bu incelenmenin sonucunda sadece tarihten ders çıkartsınlar, aynı olayları bir daha yaşanmamak üzere tarihe gömelim.
Tabii emperyalizmin yurt içindeki uşakları, paralı askerleri buna  izin verirlerse.