Aslında bu okuduğunuz yazı yerine,
Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet döneminde insanlara gösterebileceğiniz ne yapıldı
ya cevap niteliğinde bir şeyler yazayım diye düşünüyordum, ama Pazar sabahı
baktık ki günlerdir yapılacağı söylenen Cemaate karşı operasyon başlamış.
Ama Tayyip Bey’in söylediklerine
birkaç kelimeyle de olsa cevap vermezsek, sonra “O” her söylediğinin doğru
olduğunu zanneder diye, bir iki şey söylemek ihtiyacını duydum.
Bak Tayyip Bey, Cumhuriyet
döneminde bu ülkeye nelerin kazandırıldığını, kaç kilometre demiryolunun
yabancılardan parası verilerek satın alındığını, on iki ay açık yol bulunmayan
dönemde bu ülkede karayolları yapıldığını, sata sata bitiremediğin o değerlerin
tamamının Cumhuriyet yönetimlerinin eserleri olduğunu, Osmanlı borçlarının son
meteliğine kadar ödendiğini, biz anlattık ama sen anlamak, görmek istemiyorsun.
Bir eser bırakmayı sadece
estetikten yoksun bina yapmak zannediyorsun, onun için sana sadece Ankara’da
yapılanları kısaca özetleyeceğim.
Öncelikle Anıtkabir, tabii bunu
duymaktan çok hoşlanmayacaksın, zira orada bir türlü milletin gönlünden
silemediğin Atatürk yatıyor.
Dünyanın en güzel parlamento
binalarından biri olan TBMM var. Hani o senin ve yandaşlarının faşist, diktatör
olmakla suçladıklarınız var ya, daha 1938 yılında Prof. Clemento Holzmeister’in
projesini seçtiler o projede daha Türkiye’de kimsenin aklından bile geçmediği
tek parti döneminde Senato salonu ve siyasi partiler grup salonları var.
Bakanlıklar var, Ulustaki İş
bankası, Ziraat bankası, Osmanlı bankası binaları var.
Opera binası var, Şimdilerde Resim
Heykel müzesi olarak kullanılan bina var.
Ankara Gar’ı, Hukuk ve Ziraat
Fakülteleri var.
Bir gün o binaları bir dolaş
estetik neymiş, abidevi eser nasıl olurmuş bir gör.
Sadece bir küçük Anadolu
kasabasından yaratılan Ankara başlı başına bir eserdir. Tabii anlayabilenler
için.
Tabii bütün Türkiye’de
Cumhuriyetin öyle muhteşem eserleri var ki, yaza yaza bitiremezsin.
Bugün konumuz bunlar değil, eski
dostunuz, şimdi büyük düşmanınız Fettullah Gülen Cemaatine karşı başlattığınız
operasyon.
Daha düne kadar bugün içeri
aldırdığınız Cemaat mensubu polislerin düzmece belgeler düzenleyerek
hayatlarını kararttığı insanlara karşı yürütülen operasyonlar sonrasında açılan
davaların savcısı siz değil miydiniz?
Fettullah Gülen’e yönelik “ Ne
istedin de yapmadık, vermedik”, “ Bu hasret ne zaman bitecek” diyen siz değil
miydiniz?
F tipi polislerin yönlendirdiği F
tipi savcıların sabaha karşı insanların evlerinde arama yaptırıp, göz altına
aldırdıkları günlerde, bu insanları suçlu, darbeci ilan eden sizler değil miydiniz?
Yıllarca bu insanlar zindanlarda
çürürken, ellerini ovuşturarak seyredenler, dünün dostları, bugünün kanlı
bıçaklı düşmanları olanlar sizler değil miydiniz?
Adalet, hukuk şimdi mi aklınıza
geldi?
Hukuk ve adalet bir gün hepimize
lazım olabilir diye hiç düşünmediniz mi?
Beyler ne zaman ve nasıl demokrat
olunur biliyor musunuz?
En can düşmanınıza bile
hukuksuzluk adaletsizlik yapıldığı zaman isyan edebiliyorsanız,
demokratsınızdır.
Haksızlık, hukuksuzluk düşmanınıza
yapılırken isyan ediyorsanız, aydın ve demokratsınız demektir.
Yıllar önce Ankara’da ART Tv
binasını yine bugünkü gibi polis basmış arama yapıyordu. Milletvekili olarak
oraya gittim ve kapı önünde dizilmiş çekim yapmaya gelen TV kameralarına “Bugün bu olayı tepkisiz çekerseniz, yarın
sizin kurumlarınıza aynı işlem yapılırken çekecek kamera da bulunmayacak
demiştim”
Basının geldiği son nokta bu.
Pazar sabahı Cemaatin yayın
organlarına karşı yapılan yayını merkez medya sessizce seyrederken, yandaş medyadan çıt yok. En azından,
ben bu yazımı kaleme alıncaya kadar.
Yaşayarak öğreniyoruz, yansız ve
tarafsız yargının önemini.
Yargının oncusu buncusu olmaz.
Yargı insanların, korkmadan,
güvenerek sığınabileceği en son liman
olmalıdır.
Bu inanç yıkıldığı zaman devlet
yıkılır. Bunun için “Adalet mülkün (yani
devletin) temelidir” demişler.