8 Ekim 2014 Çarşamba

BİN SEKİZ YÜZ ADIM


CHP Genel başkan yardımcılığına getirilen Mehmet Bekaroğlu, Genel Merkez binasında Mescit açılacağını duyurmuş.
Bunun sebebi “mütedeyyin” halk kitleleri ile barışmakmış.
Diğer bir deyişle, laikliğe karşı mesafeli durmak, kutsal din duygularını sömürerek siyaset yapmak, siyasi prim getiriyormuş. OLMAZ OLSUN O SİYASİ PRİM. 
CHP’nin bu kararını alkışlayanlara bakın, tüm laiklik karşıtı olanlar olduğunu göreceksiniz. Sadece bu bile atılan adımın ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymaktadır
CHP için Laiklik, “ulusal bütünlük ile iç barışın, çağdaşlık ile bilimselliğin temel taşıdır.Bu anlayışla, siyasetin dini istismar etmesine kesinlikle karşıdır.”
Bu CHP’nin programında vardır.
CHP Atatürk’ün ilke ve devrimlerine bağlı, her alanda  yenilenme ve değişimi içselleştirmiş bir partidir.
CHP bu davranışı ile AKP’ni kuyruğuna takılmış, Kurultayından geçmiş parti programını yok sayarak din istismarcılığı yapan bir konuma düşmüştür.
Yani AKP’den hiçbir farkı kalmamıştır.
Aslının olduğu yerde taklidine oy vermezler.
Ancak acı bir gerçekle karşı karşıyayız. O da CHP’deki “eksen kaymasının” bilinçli bir davranış olduğudur.
Çok iyi bilindiği üzere emperyalistler, Atatürk ve onun ilkelerinden hiç hazetmezler. Her fırsatta onun tasfiye edilmesini isterler.
Nitekim 1996 yılında CİA görevlisi Samuel Huntington, uzun soluklu bir çağdaşlaşma projesi olan Atatürkçülük ve laiklikten vaz geçilmesini Türkiye’ye önermiştir.
Sadece önermekle kalmamış adım adım bu projelerini hayata geçirilmesini sağlamaya başlamışlardır.
AKP, bu düşüncenin bir ürünüdür. Ama tek başına ülkenin Ilımlı İslam’a kaymasını sağlayamazdı.
Bu nedenle Türkiye’de laikliğin en büyük teminatı, milletvekili sayısına bakılmaksızın, CHP olduğuna göre CHP’ye de çeki düzen vermek gerekirdi.
Onun için bir kaset operasyonuyla CHP’deki yönetim değişikliği ve sonrasında yaşananlar, Türkiye’nin laiklikten koparılarak Ilımlı İslam’a yönelmesinin önündeki  önemli bir kilometre taşıdır.
Bu başarılmıştır.
CHP’de  sadece yönetim değişikliği kafi görülmemiş, kadro devşirmesi de yapılmıştır.
Mehmet Bekaroğlu, bunun son örneğidir.
Mehmet Bekaroğlu’nun CHP’ye devşirilmesi, getirilip Genel Başkan Yardımcısı yapılması, Alman Yeşiller Partisine, küresel ısınma diye bir sorun yoktur, o üç beş çevrecinin söylemidir, diyebilen bir siyasetçiyi üst düzey göreve getirmek gibidir.
Bu Bekaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde “Mescit” açılacağını duyurmuş.
CHP Genel Merkezi’nden en yakın Cami’ye bin sekiz yüz adımla gidilebilmektedir.
Metre olarak bin dört yüz metredir.
Bu şunu ortaya koymaktadır ki; sorun bir ibadet sorunu değildir, sorun, kutsal din duygularını siyasete alet etmektir.
Din ve vicdan özgürlüğü sadece Sünni Müslümanlar için mi söz konusudur?
Alevi Müslümanlar ne olacaktır?
Bu partiye gönül vermiş, Hıristiyan, Musevi vatandaşlarımız ne olacaktır.
Bu CHP’nin parti programında yer alan “İslam’ın farklı mezheplerine  farklı yaklaşmaması” “İnançlar ve mezhepler karşısında eşit durma” ilkesine aykırıdır.
 Zira; laiklik tarafsızlıktır.
Bu işin din ve vicdan özgürlüğü sorunu, ama en az onun  kadar vahimi, bekli de daha da vahimi, böyle bir çirkinliğe sessiz kalanların davranışıdır.
Bugün konuşmayacaksınız da ne zaman konuşacaksınız.
Dün başı sonu bilinmeyen açılıma destek verildiği zaman sessiz kaldınız, ülkenin bugün geldiği nokta ortada, ülke kan gölüne döndü, bir çok yerde sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor,  bu sizleri hiç mi rahatsız etmiyor?
Atatürk büstleri parçalanıyor, bayraklar indirilip yakılıyor, okullar, bankalar yakılıyor yağmalanıyor.
Çürümeyi beklerseniz, ülke elden gidecek, ondan sonra bir yerler sizlere altın tabak içinde sunulsa da bir faydası yok.
Sizin bu davranışınız, halkta  umutsuzluk yaratıyor.
Eğer bu ülkenin kurtuluşu, CHP’nin kurtuluşuna bağlı ise o zaman olayları sessizce seyretme hakkınız olamaz.