28 Eylül 2014 Pazar

ELBİRLİĞİ İLE CUMHURİYETİ YIKMAYA ÇALIŞIYORLAR


Son üç dört yıldır yaşananlara bakın, Cumhuriyetle sorunu olanlar, bu Cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorlar.
Atatürk Cumhuriyeti’nin yıkılması büyük ölçüde bu ülke insanın arzusu değildir. Atatürk’ün adının ve değerlerinin bu ülkeden silinmesini isteyenler, onun resimlerinin,  “her yerde ne işi var” demek küstahlığını gösteren CİA ajanları ve onların içerdeki uşaklarıdır.
İşte yavaş yavaş, kendilerince sona yaklaştılar.
Evvela siyaset arenasını istedikleri şekilde, kaset operasyonları ile düzenlediler. Kendilerine ters gelecek, büyük Ortadoğu projesine karşı çıkacak bütün kadroları tasfiye ettiler.
Böylelikle,  Sevr’i yırtıp Lozan’ı yapanlardan rövanş alıyorlar.
Ülkenin güneydoğusunda devlet otoritesi kalmamış, eşkıya kolluk kurup, hüviyet tespiti yapıyor.
Bununla da kalmıyor, mahkeme kurup yargılama yapmaya başlıyor.
Sıra da para basıp, hutbe okutmak var.
Devletin okullarını yakıyorlar, kapısına kilit vurup, kendi bildikleri gibi Kürtçe eğitim yapacak okullar açıyorlar.
Ülkenin Güneydoğusunda hudutlar yol geçen hanına dönmüş. Ne hudut kalmış ve ne de hudut ihlaline dur diyebilen devlet otoritesi.
Üç beş çapulcu o kadar fütursuzlaşmış ki, hudut tellerini yıkıp Suriye topraklarına geçerken “Lozan’ın çizdiği hudutlar yok artık, burası Kürdistan” diyebilmektedirler.
Hudutları korumakla görevli Silahlı Kuvvetler olayları, “açılıma zarar vermeyin diyen siyasi irade” nedeniyle sadece seyrediyor.
Bu ülkenin bayrağı parçalanıyor, kurucusu Atatürk’ün heykelleri gaz dökülüp yakılıyor, kimsenin buna sesi çıkmıyor.
Hatta kurucusu ve ebedi Genel Başkanı olduğu CHP’den bile.
Üç buçuk bölücü ülkeyi esir aldı, her türlü küstahlığı, terbiyesizliği yapıyor kimsenin çıtı çıkmıyor.
İktidar partisi açılım dediği, aslında ülkenin bölünmesini sağlayacak operasyon için yargıya da tek başına egemen olmak istiyor.
Sadece bunun için değil, ileride kendilerinden her türlü yolsuzluğun,  hukuksuzluğun ve ihanetin hesabının sorulmasını önlemek için.
O kadar küstahlar ki; HSYK seçimleri istedikleri gibi sonuçlanmaz ise, “Gayrimeşru sayarız” diyecek kadar işi azıttılar.
Türban ilk okula kadar indi.
Bütün bu olaylara en sert tepkiyi vermesi gerekenler, muhalefet partileri olmak gerekirken, onlar da sessiz.
Muhalefetten sadece “dostlar alışverişte görsün” misali bir açıklama.
Buna sessiz kalınmasının tek nedeni aman “mütedeyyinlerden oy alamayız” endişesi.
Laik Cumhuriyet yıkılıyormuş, bu onların umurunda bile değil.
Kaset operasyonlarıyla, bu tür, ülkenin bölünmesine, ılımlı İslam’a geçişe  sessiz kalıp “Büyük Kürdistan’ın” kurulmasına yardımcı olmak için getirildiklerinden, bu sessizliği parti üst kademeleri açısından anlamak mümkün, ama sadece milletvekili olmak için bu olanlara susanları tarih affetmeyecektir.
Çocuklarının yüzüne bakamayacak hale geleceklerdir.
Türkiye’nin içinde ve dışında bunca önemli gelişmeler olurken muhalefet partilerinin genel başkanlarının ortada görünmemesi, “bekleyin ileride “Balkabağı Festivali” nde ortaya çıkarlar” diye  sosyal medyada espri  konusu oluyor.
Bu durumun tek sebebi 30 Mart yerel seçimlerinde sandığa gitmeyen milyonları doğru algılayamamalarıdır.
 Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının bütün bu olup bitenler ses çıkartmasını beklemek zaten abesle uğraşmak olur.
Ama bu ülkenin aydınlarının da büyük bir çoğunluğunun sesi, “Türkiye aydınlarının ihanetine uğramıştır” diyen Hollandalıyı haklı çıkartırcasına, çıkmamaktadır.
Sadece bu grup mu sessizdir?
Bu ülkenin yönetiminde çeşitli dönemlerde görev üstlenmiş, siyasetçiler de susmaktadırlar.
Hepsi bir dönem o görevlere gelmek için üyesi oldukları parlamentoda Anayasaya bağlılık yemini ettiler. Bu yemin sadece milletvekillikleri süresiyle sınırlı değildir.Bir ömür o yemine bağlı kalmak zorundadırlar.
Ey bu ülkenin aydın geçinenleri ve bu ülkede bir dönem sorumluluk üstlenmiş “Devlet Adamları !” bir grup serdengeçti elbirliği ile Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkmaya çalışıyor, kendiniz gelin.