Zaman zaman CHP’yi eleştirince kendini
herkesten fazla CHP li zannedenlerle, CHP’ye devşirilerek getirilmiş bazı
kişiler bizi, kendi geçmişlerine bakmadan eleştiriyorlar.
Bizi terbiye sınırlarını zorlayarak
eleştirenler, öyle şeylere sessiz kalıyorlar ki, bunlar acaba gizli AKP’li mi?
Ya da bunlara sessiz kalanlar AKP’ye veya HDP’ye geçseler daha çok yakışmazlar
mı? diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Gölge Başbakan Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı sırasında kendi hatası ile İŞİD denen caniler
çetesine teslim edilen 46 kendi insanımız ile 3 yerel görevlinin, ne
karşılığında serbest bırakıldığı henüz tam olarak bilinmezken, yüz gün sonra Türkiye’ye teslim
ediliyorlar.
Rehinelerin serbest bırakıldığı gün
Kılıçdaroğlu “..Rehinelerimizin kayıpsız ve
sağlıklı KURTARILMIŞ olmalarından büyük bir mutluluk duydum….kurtarma operasyonunun düşünülmesi, planlanması,
uygulanması ve tam istediğimiz gibi sonuçlanmasında payı, katkısı, emeği olan
herkese teşekkür ediyor, sevgilerimi saygılarımı sunuyorum” şeklinde özensiz bir açıklama yapıyor.
Özensiz diyorum, söylenmesi gereken sadece
ve sadece rehinelerin yurda salimen
getirilmiş olmasından duyulan mutluluk olmalıydı.
Konsolosluğun önceden işgal edileceği
bilinmesine rağmen gereğini yapmayan Davutoğlu’nun
ağır kusurlu davranışı sonucu, bu
insanlarımız teröristlere adeta kendi ellerimizle teslim edilmemişler miydi.
Kendi ağır kusurlu davranış ile bu
insanların yüz gündür canilerin elinde esir kalmalarına neden olan Davutoğlu’na
neyin teşekkürü bu?
Kimse kendi kusurlu davranışından ötürü, siyaseten
bir şey elde edemez, bu bir teşekkür
bile olsa.
Ama CHP Genel başkanı, gereksiz yere
teşekkür ederek Davutoğlu’nu siyaseten hak etmediği şekilde “onurlandırdı”.
Laik eğitimin rafa kaldırılmasının son adımı
da olan, orta öğretimde türban yasağı kaldırıldı, temel değerleri altı ok’tan
biri laiklik olan CHP’den çıt yok.
Yobazlığı eğitime
taşıyorlar, CHP’den işin esasına yönelik ciddi bir açıklama gelmiyor
Nedeni ,”dindarlar” kızmasın değil.
Laiklikten vaz geçmek.
Altı Oku yeniden yorumlayacağız kisvesi
altına sığınmasınlar, açık ve dürüst bir
şekilde “Laikliğin artık günü doldu, bitti. Artık laik olmak istemiyoruz” desinler. Tabii onu söylemeye yürekleri
yetiyorsa.
PKK okul yakıyor, devletin okulunun kapısına
kilit vuruyor, Kürtçe okul açıyor.
Bir HDP milletvekili devletin askerine,
polisine kaya parçasıyla saldırıyor.
PKK’lılara dolaylı af getirecek “açılım
yasası” TBMM’den geçiyor, CHP destek veriyor.
Suriye hududu kevgire dönmüş, hudut değil,
otoban, yol geçen hanı.
Bir KCK lı “Lozan’da çizilen hududun bir anlamı
kalmamıştır” demek cesaretini gösterebiliyor.
CHP’ye egemen olan, “aman susun ses
çıkartmayın, Kürtçüleri kızdırmayın seçim
de işbirliği yapabiliriz” düşüncesi.
Ülke bölünecekmiş, umurlarında bile değil.
Dış politika da ufkun ötesini görmeden,
açılım yanlısı, daha doğrusu “Bölünme şakşakçısı” zevatın söylemlerine uyup,
sığ açıklamalar yapılıyor.
Yargının saygınlığı ayaklar altında,
Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde görülmemiş bir şekilde sadece hakimleri
ilgilendirmesi gereken bir seçim görsel ve yazılı basında tartışma konusu.
Ama tartışma, seçilmesi gereken kişilerin
mesleki nitelikleri üzerinden yürümüyor, kim hangi gruba mensup, siyasi iktidar
kime, hangi gruba destek veriyor, tartışma bu boyutta ve çirkinlikte sürerken ana muhalefet partisinin bu konuda çıtı
çıkmıyor.
Eleştirince kızmayın, ben ve benim gibi
düşünenler, Cumhuriyet-laiklik-Demokrasi altın üçgenini korumaya CHP li olduğumuz için yeminliyiz. Bu
bizim görevimiz.
Bu uyarılarımızı, Türkiye yarın tatsız bir
noktaya gelmesin diye, Cumhuriyetin kurucusu ve onun teminatı olan CHP’nin
bugünkü yönetimine değil, bu partiyi, laik,
demokratik Cumhuriyetin teminatı olarak gören milyonları uyarmak için yapıyoruz. Biz uyarımızı önceden yapıyoruz. Bunu “ben söylemiştim” demek için değil,
tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur, biz bunu tekerlek kırılmadan
yapmak istiyoruz.