Kemal bey, kurultaydan sonra, "partinin yetkili
organlarının aldığı kararların aleyhine açıklamalar yapanlara
acımayacağım" demiş
Bu söylem, demokrasiyi içine sindirmiş bir insanın söylemi
olamaz.
İstediğiniz, özlemini duyduğunuz partili, görmeyen, duymayan,
konuşmayan insan topluluğu mudur?
Bu benim söylediğim herşey en doğrudur hastalığıdır. Korku
imparatorluğunu yıkacağım diye koltuğuna oturduğunuz Deniz Baykal’ın ağzından, böyle bir tehdit cümlesinin çıktığını hiç duydunuz
mu?
Kemal Bey siz, partinin yetkili organlarında, içeriğini
bilmediğiniz bir açılım politikasına destek vereceksiniz, bizler bunu
eleştirmeyeceğiz, öyle mi?
Siz partinin yetkili organlarında, “Partiyi Vakıf yapalım”
diyen 10 Aralık hareketi mensuplarıyla Altı Ok’u yeniden yorumluyoruz diye partiyi
köklerinden saptıracaksınız, bizler de buna sessiz kalacağız; öyle mi?
Sayın Kılıçdaroğlu, bu
sizin CHP tabanını hiç tanımadığınızı gösteriyor.
Bizler kapıkulu değiliz. Bugüne kadar da hiç olmadık.
Açın okuyun o faşist
olmakla suçladığınız 1930’ların CHP grup toplantılarını. Parti yönetimlerinin
nasıl, en sert şekilde eleştirildiğini görürsünüz.
O tarihte bile, bu en sert, en acımasız eleştiriler karşısında sizin sarf
ettiğiniz cümleye benzer bir cümle o tarihteki lider kadroların ağzından
çıkmamıştır.
Hani siz “Korku imparatorluğunu” yıkmak için gelmiştiniz?
Tehdit ederek bizleri mi korkutacaksınız?
Biz Allahtan başka kimseden korkmayız.
Sinirli haliniz korumalarınıza da yansımış, size soru soran
gazetecileri tekmelemeye başlamışlar.
Hani özgür basındı? Sorulan soruya tahammül edemiyorsunuz.
Soruya tahammül edemediğinize göre, eleştirilere tahammül
etmenizi beklemek hayalperestlik olur.
Bu partinin üyesinin uyması gereken tek şey Kurultay’dan
geçmiş tüzük ve programına bağlı
olmaktır.
Bakın o Kurultay’dan geçmiş programın tarihsel kaynağı ve
gücü, Ulusal Bağımsızlık
Mücadelesinin birikimleri ve Atatürk
devrimleri ile bu eşsiz sürecin
felsefesi ve ahlaki değerlerinin özünü oluşturan Altı Ok ilkeleri, bir bütün
olarak gerçek CHP lilerin kimliğini oluşturur.
Biz onun için tehditlerden yılmayız.
Zira; bağımsızlık bizlerin şiarıdır.
Altı Ok’u yeniden yorumluyoruz derken, çağdaşlaşma hedefinden vaz geçerseniz ne
yapacağız?.
Başbakan’ın orta çağ özlemi kokan açıklamasına tek kelimeyle
karşı çıkmadınız.
Laikliğin belirleyici olmadığı yeni bir rejim mi arıyorsunuz?
Cumhuriyet gücünü, oluşturduğu ulusun insanlarının eşitliğinden alır.
Siz bir etnik kökeni, kökenler arasında tercih ve ayırım
sebebi yapar herkesten daha üstün konuma getirecek bir söylemi benimserseniz,
biz buna sessiz mi kalacağız?
Siz, Lozan Antlaşmasına aykırı olarak, bu ülkede yeni
azınlıklar yaratılmasına hoş görüyle bakarsanız, bu yöndeki hükümet
politikalarına destek kararı alırsanız, biz buna sesiz mi kalacağız?
Siz sırf düşmanımın düşmanı dostumdur diyerek, bu ülkenin
aydınlarını, gazetecilerini, askerlerini hapseden zihniyete destek veriyorsunuz
diye bizim buna sessiz kalmamızı mı bekliyorsunuz?
"Partinin yetkili organlarının aldığı kararların
aleyhine açıklamalar yapanlara acımayacağım” şeklindeki açıklamanız, en az “sandığa tıpış tıpış gideceksiniz”
sözünüz kadar sakil.
Kemal Bey, yanlış bir karar aldığınıza inandığımız zaman,
sizi hangi mekanizmayı çalıştırarak eleştireceğiz, iadeli taahhütlü mektup mu
yazacağız.
Ruh dünyanızda Atatürkçülerden nefret ediyor olabilirsiniz,
nitekim genç prenslerinizden biriside sizden bulduğu cesaretle “Bütün
Kemalistleri CHP’den kovacağız” diyebilmektedir.
Ama unutmayın ki Atatürkçüler bu partinin ana gövdesidir,
eğer sizi rahatsız ediyorsak, üzgünüm daha çok rahatsız olacaksınız.
Kemal Bey, bir noktayı size hatırlatmama izin verin.
Bu tehdit ettiğiniz milyonlar, bir başka ülkenin istihbarat birimlerinin
kadrolu elemanları değillerdir.
Bu nedenle de korkacakları bir şey olamaz.
Kemal Bey, bizde biat kültürü yoktur, biz hiç kapıkulu
olmadık.