Ben bu yazıyı kaleme alırken daha
sandıklar bile kapanmamıştı. Onun için
sonuç değil ama olasılıklar üzerine bir
değerlendirme yapacağım.
CHP, MHP ve bu iki partiyle beraber
hareket ettiğini söyleyen diğer on iki partinin oy toplamını yüzde kırk
yedi olarak kabul etmek gerekir.
Elbette bu toplam 31 Mart yerel
seçimleri sonuçları baz alınarak hesap edildi.
Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu eğer
yüzde kırkın altında bir oy almış
ise bu çok dramatik bir orandır.
Hele oylar yüzde otuz beş ve altında
kalmışsa, Kılıçdaroğlu partinin hiçbir
yetkili organında görüştürmeden, kendisine
kimlerin telkin ettiği bilinmeyen, CHP tabanının da gönül rahatlığı ile içine
sindiremediği ve hatta kabullenemediği bir adayı, emrivaki ile açıkladığı
ve böylece Tayyip Erdoğan’ı büyük bir hezimetten kurtardığı için, CHP açısından başarısızlığın tek
sorumlusu olacaktır.
Hatırlanacağı üzere Kılıçdaroğlu,
Ekmeleddin İhsanoğlu emrivakisinden sonra “Risk
alıyorum” demişti. Riski aldığına göre ve bir başarısızlık söz konusu ise,
bunun tek sorumlusu kendisidir ve sonucu
da tartışmasız istifadır.
Kılıçdaroğlu’nun Atatürkçüleri partiden
tasfiye edip “Y-CHP” dediği günden beri, başarılı olduğu herhangi bir seçim
yoktur.
Hatırlanacağı üzere Deniz Baykal’ın
görevi bıraktığı, ya da bırakmaya zorlandığı günlerde, CHP’nin oyları, kamuoyu
araştırmalarına göre yüzde yirmi sekizlere ulaşmış idi.
Kılıçdaroğlu’nun göreve gelmesinden çok
kısa bir süre sonra, partideki tüm Atatürkçüler de henüz tasfiye edilmeden ve bölücülerin, F tipi kişilerin yönetime
gelmesinden önce yapılan Anayasa
referandumunda alınan yüzde kırk iki hayır oyunun, yüzde otuz beşi CHP’nin oyu
idi.
Bu başarıyı
kendisine vehmeden Kılıçdaroğlu, “Y-CHP” diye partiyi ekseninden kaydırarak,
bir erozyon yaşanmasına ve Temmuz 2011 Genel Milletvekili seçimlerinde, yani 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumundan tam on ay sonra partinin oylarının yüzde yirmi
altıya düşmesine neden oldu.
2012 Yerel Seçimlerinde, Kılıçdaroğlu’nun
“Y-CHP”si, seçmen artışı da göz önüne
alındığında, 2011 Milletvekili Genel Seçimlerinde aldığı oyu bile muhafaza
edememişti.
Bir de bu seçimlerde Ankara, İstanbul,
İzmir gibi illerde, özel hayata müdahale edilecek korkusu ile CHP’ye verilen
ödünç oyları da göz önüne alırsak, 31 Mart Yerel Seçim sonuçlarına göre, gerçek ana muhalefet
partisi MHP olmuştu.
Bu başarısızlık sadece oy oranlarında
olmadı, CHP’nin olan Antalya, Mersin, Ordu, Artvin gibi iller ile İzmir’in
sekiz ilçesinde de belediye
Başkanlıkları kayıp edildi.
Özellikle de Antalya’nın kaybedilmesinin
sebebi, Baykal’a hakaret eden insanların bilerek aday gösterilmesidir.
Onun için Ekmeleddin İhsanoğlu’nun
aldığı oy EĞER yukarıda
belirttiğimiz gibi olmuşsa, yani yüzde kırk ve altı ise, Kılıçdaroğlu’nun sığına bileceği hiçbir bahane kalmamış demektir.
İstifa
etmek zorundadır.
Bu yazıyı yazmadan dört gün önce iki ciddi
kamuoyu şirketinin saha çalışmasına göre Ekmeleddin İhsanoğlu’nun oyu dramatik
bir oran olan yüzde otuz üç civarındaydı.
CHP teşkilatları 22 Mayıs 2010 dan bu
tarafa içleri burkularak da olsa Kılıçdaroğlu’na destek verdiler.
Kesinleşen
sonuçlara göre eğer bir başarısızlık söz konusu olmuş ise, CHP örgütleri ve parti tabanı tarihi bir
sorumlulukla karşı karşıyadırlar. CHP’yi yok etmeye yönelik, bölücülerin,
ılımlı İslamcıların bu planlı, programlı kalkışmalarına
dur demek zorundadırlar.
Bu
Anayasa yürürlükte kaldığı sürece Cumhurbaşkanlığı seçimi ülkenin kaderini
bugünkünden daha çok etkilemez ve hele bir de seçime iştirak yüzde seksen ve
altında kalmış ise, kim seçilirse seçilsin topal
ördek bir Cumhurbaşkanı olur.
Asıl önemli olan 2015 Milletvekilleri
Genel Seçimleridir. Türkiye’nin kaderi orada çizilecektir.
Bu nedenle CHP tepeden tırnağa değişmeye
yenileşmeye mecburdur.