Tayyip Erdoğan eski yol arkadaşları olan
Şehir Üniversitesi kurucuları hakkında Halk Bank’ı dolandırmaya çalıştıkları
iddiasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Şehir
Üniversitesi ile ilgili) Bunlar Halk Bankası'nı da dolandırmaya çalışıyorlar.
Halk Bankası'ndan kredi talebinde bulunuyorlar. Halk Bankası ciddi bir kredi
veriyor. Maalesef bunlar, ödeme planında Halk Bankası'na ödemeleri yapmıyorlar.
Halk Bankası da kendilerini sürekli uyarıyor. Şu anda borçları 417 milyon
noktasında" ifadelerinde bulundu.
Kimmiş bu Halk Bank’ı dolandırmak isteyenler ? Eski yol arkadaşları olan
Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Mehmet Şimşek imiş.
Bunu söyleyen bugünün Cumhurbaşkanı, geçmiş dönemin Başbakanı itham edilen
kişiler ise, onun bakanları. Bu durum uygar bir ülkede olsa şimdiye kıyamet
kopardı.
Hırsızlıklarını, dolandırıcılıklarını biliyordun da savcıları niye harekete
geçirmedin diye.
Bunlar Halk Bank’tan kredi almışlar ama vad ettikleri şekilde geri ödemeleri
yapmıyorlarmış.
Taahhüdünü ihlal eden borçluya karşı ne yapılacağı bellidir. Banka krediyi
verirken teminat ve kefalet almışsa, teminatların ve kefillerin üzerine gider.
Burada hakikaten bir borç ödememe, Tayyip Beyin deyimi ile, bankanın
dolandırılması söz konusu ise banka yasal işlemleri başlatır. Gayrimenkul
teminatı varsa onu paraya çevirir, krediye kefil olan gerçek kişiler var ise
onların mal varlıkları üzerine gider.
Bir fiilin dolandırıcılık olarak nitelenebilmesi için: Fiili işleyen kişi ya da kişiler tarafından hileli hareketler yapılmalıdır. Mağdurun, burada
bankanın, inceleme eğilimini ortadan
kaldıracak davranışlar failler tarafından sergilenmelidir.
Fiili işleyen kişi ya da kişiler
tarafından yapılan hileli hareketler herhangi bir kimseyi aldatacak nitelikte
olmalıdır.
Bu olayda dolandırıcıların,
kendi lehlerine haksız bir fayda elde
edilmelidirler. Fiili işleyen kişiler Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle, Abdullah Gül, Ali
Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Mehmet Şimşek kendileri
lehine fayda elde etmek için bilerek ve isteyerek hileli hareketler yapmış
olmalıdırlar, mağdura verilen zarar ile fiili işleyenlerin eylemi arasında
uygun illiyet bağı mevcut olmalıdır.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’ın bu ithamından sonra, insanın aklına şu soru geliyor. Bu
dolandırıcılıkla suçlananlar yani sizin dolandırıcılıkla itham ettiğiniz
kişiler, yeni parti kurma çabasına girmeselerdi de siz onları, yanlış bir
şekilde, dolandırıcılıkla gene de suçlayacak mıydınız?
Hiç zannetmiyorum.
Kamu bankalarından milyonlarca
dolarlık kredi verdirilerek, mal mülk sahibi yapılan başka insanlar da kamu
bankalarına olan borçlarını zamanında ödeyemiyorlar. Örnek mi istiyorsunuz işte
“TÜPCÜ” .
Eğer her borcunu ödeyemeyen ve bu
nedenle icralık olanlar dolandırıcılıkla itham edilecekse AKP’nin devri
iktidarında milyonlarca dolandırıcı var demektir.
Zira icra daireleri, borcunu ödeyemediği için borçlular aleyhine yürütülen
icra takipleri ile dolu. Ekonomik çöküntü dönemlerinde, ülkelerde bazı suçlar
artar, bunlar hırsızlık, gasp, kapkaç gibi suçlardır.
17 senelik muhafazakar AKP iktidarında bu suçlara birde ekonomiyle alakası
olmayan, kadın cinayetleri, ÇOCUK
İSTİSMARI suçları ilave oldu.
Her sabah gazetelerde, yukarıda belirttiğimiz ekonomik suçların yanında
ya bir kadın cinayeti ya da çocuk istismarı haberi okuyoruz.
Bu suç türleri, ekonominin ve ahlaki
çöküntünün yaşandığı dönemlerde artar.
AKP’nin devri iktidarında sadece ekonomi çökmedi, ahlaki çöküntüde en az
ekonomik çöküntü kadar şiddetli oldu.
17 Yıllık AKP İktidarından ekonomik çöküntünün neden olduğu ekonomik
suçlarda büyük bir artış olduğunu artık
sağır sultan bile duydu.
Toplumun temizlenmesi için önce siyasilerin temizlenmesi gerekir, o zaman
TBMM eski ve yeni tüm Cumhurbaşkanlarının, başbakanların, bakanların, Belediye
Başkanlarının kendilerinin, eşlerinin, çocuklarının ve yakın akrabalarının mal
varlığını bir araştırsın ki, kim hırsız kim değil ortaya çıksın.