AKP’yi, daha doğrusu
Tayyip Erdoğan’ı hayretle izliyorum.Bir insan bu kadar rahat olabilir.
Bu ülkede PKK ile
Oslo’da masaya oturup, onlarla pazarlıklar yapıp, terör örgütünün bu memlekette
yüzlerce ton patlayıcı yığınağı yapmasına göz yuman Tayyip Bey’in liderliğindeki
AKP iktidarları değil miydi?
Bebek katili Abdullah
Öcalan’a methiyeler düzenler AKP sözcüleri değil miydi?
Hatta katile “Sayın
denmesini suç olmaktan çıkarttık” diyen AKP üst düzey yöneticileri, bakanları
değil miydi?
Terör örgütünün üst
düzey yöneticilerine, beğenmediğiniz valileri, komutanları, kaymakamları bize bildirin,
gereğini yapalım diyenler Tayyip Erdoğan talimatıyla bu müzakerelere katılanlar
AKP’nin üst düzey bürokratları değil miydi?
Nevroz’da Türklere
her yerde küfürler eden Kürt şarkıcı Şwen Perver ile ele ele gezen Tayyip
Erdoğan değil miydi?
Dolmabahçe’de bugün
dokunulmazlıklarını kaldırmak istediği PKK’nın siyasal uzantısı HDP’lilerle
masa başında toplantılar yapan, bunlar vasıtasıyla dağdaki eli kanlı katilerle
haberleşen Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AKP kadroları değil miydi?
Tek bir cümleyle
özetlemek gerekirse, “terörle müzakere
edilmeyeceğini, mücadele edileceğini” göz ardı eden, CHP’lilerin
(YCHP’lilerin değil) söylediklerini göz önüne almadan, dışarıdan telkinlerle
hareket edip, yüzlerce şehit verilmesine, şehirlerin yok edilmesine PKK ile
birlikte sebep olan, yani terör örgütüne yardım ve yataklık eden Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP değil midir?
Bütün bunlar
ortadayken hiç yüzleri kızarmadan, dokunulmazlıkların toptan kaldırılmasına
itiraz edenleri, PKK yandaşı olmakla suçlamak hakikaten büyük pişkinlik,
pişkinlikten de öte yüzsüzlüktür.
Pişkinliği,
yüzsüzlüğü ele aldıktan sonra da söylenecek en kolay şey “kandırıldık” demektir.
Bir zamanlar bu
ülkenin aydınlarına, komutanlarına FETO örgütüyle beraber kumpas kuranlar
Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP değil miydi?
Siz o ahlak yoksunu,
kumpasçı savcıların açtığı davaların
savcısıydınız.
Hani o cezaevlerinde
işkenceye yatırdığınız insanlar darbeciydi?
“Ne istediniz de
vermedik” diyen, “bu hasret ne zaman bitecek” diye Fettullah Gülen denen adamı
buraya yana yakıla davet eden Tayyip Erdoğan değil miydi?
Kaç tane AKP mensubu
Fettullah Gülen denen adamın eteğine yüz sürmeye gitti?
Tayyip Erdoğan’ın AKP’si
ile Fettullah Gülen Cemaati, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu oluncaya kadar,
kol kola, can ciğer kuzu sarması değiller miydi? Yani Feto terör örgütüne
yardım yataklık etmiyorlar mıydı?
17-25 Aralık
patlayınca biranda düşman oldular.
Bu bir sivil darbe
teşebbüsüydü dediler.
Aynen PKK’lılarla
kurdukları işbirliği gibi bunda da savunma hazırdı, “kandırıldık”
Şimdi durum vahim bir
hal almaya başladı. Artık durum “bu paralelcilerin bir oyunu” diyecek safhayı
da geçiyor. Amerikalı Savcı Pret Bharara 17-25 Aralığın üstüne siyasi baskıyla
örtülen şalı hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde kaldırıyor.
Şimdi ne yapacaklar
çok merak ediyorum.
Amerikan basını bizim
necip Türk basını gibi olayı görmezlikten de gelmeyecektir. Olayı çarşaf çarşaf
yazacaklardır.
Şimdiden buradakiler
kendilerine bir savunma hazırlamışlar mıdır; örneğin Tayyip Erdoğan Amerikalı
Savcı Pret Bharara’yı “Bu paralelci”
diye Obama’ya şikayet edecek midir?
Reza Zarrap’ın “Memurun ve Orospunun bahşişini peşin
vereceksin” dediği iddia edilmişti. Acaba “ötmeye” başladı mı, kimlere, ne kadar peşin “bahşiş” dağıttığı konusunda.
Tabii terör örgütü
mensupları yargılansın, ama hiç
ayırımsız, hangi makamda olurlarsa olsunlar teröre yardım yataklık edenler
de, bahşişi peşin alan şerefsizlerde
yargılansın.