23 Temmuz 2019 Salı

EĞİTİM



Sosyal medyada bir annenin çığlıkları, isyanı ve kendini bu ülkenin çocuklarına adamış eğitimli bir hanımefendinin ağlayarak anlattığı bir hikaye.
11 Yaşında eğitim hayatı çok başarılı  bir çocuğun ırzına geçmiş BİR İMAMI, kağıt üzerinde hakim denen mahkeme kürsüsü işgalcisinin tahliye etmesine verilen bağrı yanık ananın ve hanımefendinin isyanları.
Eğitim bir toplumun temelidir. Temeli olduğu gibi, geleceğe yapılan en büyük yatırımdır.
Onun için Türkiye’nin vakit geçirmeden eğitim seferberliği yapması gerekmektedir.Ve bu seferberliğe öğretmenler ve hukukçulardan başlamak gerekmektedir.
Öğretmen yeni kuşakları yani toplumun geleceğini şekillendiren insandır.Bırakın çok uzağa gitmeyi kendinizden hesap biçin ne ilk okul öğretmeninizi unutursunuz ne de eğitim hayatınız boyunca kendilerinden bir şeyler öğrendiğiniz hocalarınızı.
O bakımdan öğretmen eğitimi bir toplum için en önemli konudur. Onlar bir ülkenin silahlı kuvvetleri kadar önemlidir ve elzemdir. O nedenledir ki “Eğitim Ordusu” tabirini kullanırız.
Askeri zaferler, başarılar süngüyle elde edilir ama, onu eğitimle taçlandırabilirsek bir anlam ifade eder.
Onlar fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirecektir.Bu devletin kurucusu bu deha daha kurtuluş savaşı bitmeden Öğretmenlerle Ankara’da bir araya gelmiştir.
Onlardan Vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmelerini istemiştir.
Bunu unutmayarak zararın neresinden dönülürse kardır deyip öğretmenlerimizi en iyi şekilde eğitip, onlar her türlü kaygıdan uzak bir hayat temin etmeliyiz.
Köyden öğremeni çıkartıp köyü imama teslim ettiğimiz taşımalı eğitimden vazgeçip, gene öğretmeni köylerin yol göstericisi,kanaat önderi yapmak zorundayız.
Diğer eğitilmesi gereken zümre ise Hukukçulardır. Elbette bir toplumun tüm üyelerinin eğitimi çok önemlidir. Örneğin bir doktor hata yaparsa bir kişiye, bilemedin on kişiye  zarar verir. Bir mühendis hata yaparsa, on kişiye, yüz kişiye zarar verir. Ama hukukçu hata yaptığı zaman toplumu öldürür, topluma zarar verir.
O karşısındaki insanları görmez, görmemelidir. Bu nedenledir ki adalet tanrıçasının gözleri bağlıdır.
İmamın taciz ettiği çocuğun annesi hakimin tahliye kararından sonra, biz fakir olduğumuzdan, kimsesiz olduğumuzdan böyle oluyor diye haykırıyordu.
Bu Cumhuriyette “Kimsesiz” yoktur. Cumhuriyet devleti kimsesizlerin kimsesidir.
Ama tabii bu ülkede Cumhuriyetin kimsesizlerin kimsesi olabilmesi için önce yargı bağımsızlığını temin etmek gerekir.   
Bir ülkede yargı bağımsız değilse gerçek anlamda adalet dağıtılmaz, dağıtılamaz.
İsyan eden annede “kimsesiz olma duygusu” yaratılmışsa bunun sorumlusu o pespaye kararı veren, bağımsız olmayan hakimdir.
Karşısındaki insanda adil davrandığı inancı yaratamayan hakim, hakim değildir.
İmam bozuntusunu tahliye eden hakim bir de taraflara ve izleyicilere nutuk atmış, kararımı beğenmeyen üst  mahkemeye götürür demiş.
İşte bu hakim, ilk okuldan başlayarak süren kötü eğitimin bir ürünüdür.
İşte bunun için önce eğitim reformu diyoruz.Eğitimin çöktüğü bir toplumda ayakta kalabilen bir yapının bulunması mümkün değildir.
Eğitim çökertmek içinde bugünkü siyasi iktidar ellerinden geleni yapıyor.Şimdi de Medreselere statü veriliyormuş,
Tabii fakir fukaranın çocuklarını böyle kandıracaklar. Fakir Fukaranın çocukları İmam Hatiplere,medreselere kendi çocukları yabancı okullarına.
Bunların ahlakı da bu kadar.
Yeni yetişen kuşaklara ahlaklı olmanın fazilet olduğunu anlatacağız.