Sosyal medyada bir annenin çığlıkları,
isyanı ve kendini bu ülkenin çocuklarına adamış eğitimli bir hanımefendinin
ağlayarak anlattığı bir hikaye.
11 Yaşında eğitim hayatı çok başarılı bir
çocuğun ırzına geçmiş BİR İMAMI, kağıt üzerinde hakim denen mahkeme kürsüsü
işgalcisinin tahliye etmesine verilen bağrı yanık ananın ve hanımefendinin
isyanları.
Eğitim bir toplumun temelidir. Temeli olduğu
gibi, geleceğe yapılan en büyük yatırımdır.
Onun için Türkiye’nin vakit geçirmeden
eğitim seferberliği yapması gerekmektedir.Ve bu seferberliğe öğretmenler ve
hukukçulardan başlamak gerekmektedir.
Öğretmen yeni kuşakları yani toplumun geleceğini
şekillendiren insandır.Bırakın çok uzağa gitmeyi kendinizden hesap biçin ne ilk
okul öğretmeninizi unutursunuz ne de eğitim hayatınız boyunca kendilerinden bir
şeyler öğrendiğiniz hocalarınızı.
O bakımdan öğretmen eğitimi bir toplum için
en önemli konudur. Onlar bir ülkenin silahlı kuvvetleri kadar önemlidir ve
elzemdir. O nedenledir ki “Eğitim
Ordusu” tabirini kullanırız.
Askeri zaferler, başarılar süngüyle elde
edilir ama, onu eğitimle taçlandırabilirsek bir anlam ifade eder.
Onlar fikri hür, vicdanı hür nesiller
yetiştirecektir.Bu devletin kurucusu bu deha daha kurtuluş savaşı bitmeden
Öğretmenlerle Ankara’da bir araya gelmiştir.
Onlardan Vicdanı hür, irfanı hür nesiller
yetiştirmelerini istemiştir.
Bunu unutmayarak zararın neresinden
dönülürse kardır deyip öğretmenlerimizi en iyi şekilde eğitip, onlar her türlü
kaygıdan uzak bir hayat temin etmeliyiz.
Köyden öğremeni çıkartıp köyü imama teslim
ettiğimiz taşımalı eğitimden vazgeçip, gene öğretmeni köylerin yol
göstericisi,kanaat önderi yapmak zorundayız.
Diğer eğitilmesi gereken zümre ise Hukukçulardır. Elbette bir toplumun tüm
üyelerinin eğitimi çok önemlidir. Örneğin bir doktor hata yaparsa bir kişiye,
bilemedin on kişiye zarar verir. Bir
mühendis hata yaparsa, on kişiye, yüz kişiye zarar verir. Ama hukukçu hata
yaptığı zaman toplumu öldürür, topluma zarar verir.
O karşısındaki insanları görmez,
görmemelidir. Bu nedenledir ki adalet tanrıçasının gözleri bağlıdır.
İmamın taciz ettiği çocuğun annesi hakimin
tahliye kararından sonra, biz fakir olduğumuzdan, kimsesiz olduğumuzdan böyle
oluyor diye haykırıyordu.
Bu Cumhuriyette “Kimsesiz” yoktur. Cumhuriyet devleti kimsesizlerin kimsesidir.
Ama tabii bu ülkede Cumhuriyetin
kimsesizlerin kimsesi olabilmesi için önce yargı
bağımsızlığını temin etmek gerekir.
Bir ülkede yargı bağımsız değilse gerçek
anlamda adalet dağıtılmaz, dağıtılamaz.
İsyan eden annede “kimsesiz olma duygusu”
yaratılmışsa bunun sorumlusu o pespaye kararı veren, bağımsız olmayan hakimdir.
Karşısındaki insanda adil davrandığı inancı
yaratamayan hakim, hakim değildir.
İmam bozuntusunu tahliye eden hakim bir de
taraflara ve izleyicilere nutuk atmış, kararımı beğenmeyen üst mahkemeye götürür demiş.
İşte bu hakim, ilk okuldan başlayarak süren
kötü eğitimin bir ürünüdür.
İşte bunun için önce eğitim reformu
diyoruz.Eğitimin çöktüğü bir toplumda ayakta kalabilen bir yapının bulunması
mümkün değildir.
Eğitim çökertmek içinde bugünkü siyasi
iktidar ellerinden geleni yapıyor.Şimdi de Medreselere
statü veriliyormuş,
Tabii fakir fukaranın çocuklarını böyle
kandıracaklar. Fakir Fukaranın çocukları İmam Hatiplere,medreselere kendi
çocukları yabancı okullarına.
Bunların ahlakı da bu kadar.
Yeni yetişen kuşaklara ahlaklı olmanın
fazilet olduğunu anlatacağız.