24 Haziran seçimlerinde AKP sözcüleri,
Cumhurbaşkanı Cumhuriyet Halk Partisi’ni PKK ile işbirliği yapmakla suçladılar.Hatta
daha da ileri giderek seçimden sonra da Tayyip Erdoğan, HDP’yi kast ederek
“Parlamentoya girsinler diye onlara destek verenler bunun hesabını verecekler”
diye tehdit etti.
Bu itham tam bir suçluların telaşı içinde
söylenmiş bir sözdür.
Türkçemizde böyle saçmalamalar karşısında
söylenecek çok söz vardır. “Örneğin aynaya bak” ,”Dinime küfreden bari Müslüman
olsa” gibi.
Sosyal medyayı, gazete arşivlerini,
birazcık tararsanız çok kolaylıkla
PKK’nın yakın zamana kadar kimlerin himayesinde olduğunu görürsünüz.
Örneğin Şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan Başbakan iken “PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim. Sıkıntısı olan
varsa bana söylesin,
Tayyip Bey Başbakan iken yardımcısı olan
Yalçın Akdoğan “Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var. O
bölgenin yeni aktörüdür.”
Eski başbakan yardımcısı ve AKP içinde özgül
ağırlık sahibi olduğu içinde oğlu
AKP’den milletvekili yapılan Bülent Arınç, “ ‘Sayın Öcalan’ demeyi ve PKK
bayrağı açmayı suç olmaktan biz çıkardık”
Tayyip Beyin eski gözdelerinden, Eski Devlet
Bakanı Beşir Atalay “ Abdullah Öcalan, Kürtler’in lideridir.Onun mesajları
bizim de düşüncemizdir. (Burada
saygısızlık yapmış, ‘Sayın’ dememiş)”
Bir milletvekili, tahmin ediyorum şuanda
sıfatlı bir görevi de olan Yasin Aktay “ Abdullah Öcalan dünyanın
geleceğini iyi okuyor. Çok değerli
şeyler söylüyor”
Yandaş yazar Bengisu Karaca “ Bebek katili
denilen Öcalan bize geleceği gösteriyor”
Yandaş yazar Cem Küçük “Öcalan olmasaydı
şuan çoktan kan gövdeyi götürmüştü” demişlerdir.
AKP iktidarının sorumluları, yandaşları
bunları söylemiş, Diyarbakır meydanın da AKP’nin himayesinde Abdullah Öcal’ın
mektubu okunmuşken, bugün kalkıp CHP’yi PKK terör örgütü yandaşı göstermek
pişkinliktir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugünkü yönetimi
dahil, bütün yönetimleri teröre karşı olmuşlardır.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin gelmiş geçmiş
bütün yönetimleri, Büyük Orta Doğu Projesinin bir Büyük İsrail Projesi olduğunu
bildikleri için ve bunun Türkiye’nin de içinde olduğu Ortadoğu ülkelerinin ülke
bütünlüklerine karşı bir plan olduğunu dile getirmişlerdi.
O nedenledir ki ABD’nin bu coğrafyadaki
askeri varlığına karşı çıkmışlardır. Bunun en güzel örneği 1 Mart tezkeresinin
Cumhuriyet Halk Partili ve bir kısım AKP milletvekilinin çabalarıyla reddedilmiş olmasıdır.
ABD’nin yandaşı İsrail’in en büyük arzusu
İran, Irak, Suriye ve Türkiye’den koparılacak topraklarda, ABD ve İsrail’in
güdümünde
uydu bir Kürt devleti kurdurmaktır.
Tayyip Erdoğan ve şürekasının göremediği bu
gerçeği yüz yılın büyük siyasi dehası Atatürk,
güney koşularımızda kurulacak “Kürt Devleti’nin”, “Özerk Kürt
Bölgeleri’nin” yüzyıllardır beraber yaşadığımız Kürtler arasında bağımsızlık
düşüncesini ateşleyeceğini gördüğü için güneyimizde ki komşularımızın toprak
bütünlüğüne çok saygı göstermiştir.
Bugün ABD ve İsrail’in yapmak
istediğini o tarihte Almanya ve İtalya’nın Orta Doğu’ya
yayılmaya çalışmalarını görmeleri
üzerine sınırları güvenlik altına almak ve Ortadoğu’da barış ve
güvenliği sağlamak için Sadabat
Paktı’nı hayata geçirmiş bir partidir.
Cumhuriyet Halk Partisi, doğu ve Güneydoğu
komşularımızla olan ilişkilerimizin bozulmasında Türkiye’nin hiçbir yararı
olmadığını, tam aksine kaybedeceği çok şeyin olduğunu bilen bir partidir.
Böyle bir tarihe sahip Cumhuriyet Halk
Partisini PKK yandaşlığı ile suçlamak, haksızlıktır, bühtandır. Bunu yapan
AKP yetkililerinin önce bir aynaya
bakmaları gerekmektedir, İsmet Paşa’nın değişiyle Suçluların Telaşı
İçindedirler.