18 Ağustos 2017 Cuma

TEHDİT


Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit ediyor.
Tehdidin nedeni MİT tırları davasında HAKSIZ VE HUKUKSUZ OLARAK MAHKUM OLAN Enis Berberoğlu’nun kendisini bulaştıracağı yönünde HAPİSHANEDEN GÖNDERDİĞİ HABERLERMİŞ
Enis BerberoğlU ile hiçbir samimiyetim yoktur hatta hürriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeniyken yaptığımız bir telefon konuşması da çok sıcak geçmemişti.
Enis Berberoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit edeceğini aklımın kenarından bile geçirmem.Onu yakından tanıyanlar da benimle aynı düşüncede.
Ayrıca MIT tırları haberinin yayınlanmasında suçlu kim? Bu sır kendisine ulaştırılan  siyasetçi Enis Berberoğlu’mu, Enis Berberoğlundan bu haberi alıp yayınlayan gazeteci mi?
Demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de “devlet sırlarını” ilk defa ortaya çıkaran suçludur. İlk defa bunu elde eden kişiden alan veya yayınlayan gazeteci suçlu olmaz.
Nitekim, wikileaks. Org’a bilgileri veren  Julıan Assange isimli bir hacker suçlandı. Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde wikileaks.Org veya oradan “devlet sırlarını” alan kişiler ya da  yayınlayan gazeteciler sorumlu olmadılar.
MİT tırları haberi bir devlet sırrıysa bunu bulup ortaya çıkartan kişi Enis Berberoğlu değildir. Devlet bu sırları ortaya çıkartanı değil, haber kendisine ulaştırılan siyasetçi ve haberi yayınlayan gazeteciyi suçlayıp mahkum etmiştir.
Ayrıca bu TIRlar iktidar sahiplerinin ileri sürdüğü gibi Türkmenlere insani yardım taşıyorsa bu bir  devlet sırrı da değildir.
Böyle bir yargılamanın ve sonucunda mahkumiyetin demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yaşandığı, basının özgür olduğu   uygar bir ülkede olması mümkün değildir.  
Enis Berberoğlu, bu bilgi ve belgeyi TBMM’de genel kurulda söylese ve gösterseydi veya TBMM  çatısı altında bir basın toplantısı yapıp açıklasa sorumluluğu olacak mıydı? Elbette olmayacaktı.
Enis Berberoğlu demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yaşanan bir ülkenin vatandaşı, siyasetçisi, gazetecisi olsaydı böyle bir hukuksuzluğa muhatap olur muydu?
Elbette olmazdı.
Aslında bir hukukçu olarak, böyle bir olay karşısında Mahkemenin “ böyle bir uygulamanın, ülke güvenliğini, demokrasiyi savunmak bahanesiyle demokrasiyi baltalama, hatta ortadan kaldırma tehlikesini kendi içinde taşıdığı” gerekçesiyle beraat kararı vermesini  beklerdik. 
Kürsü masuniyeti dışında, dokunulmazlık elbette olmamalıdır. Nerede olmamalıdır, hep sözünü ettiğimiz gibi, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği, yargı bağımsızlığının tam ve  tartışmasız olduğu bir ülkede  olmamalıdır.
Ayrıca Yasama dokunulmazlığının temel amacı, Parlamento üyesinin, parlamento fonksiyonu dışındaki fiilleri nedeniyle toplantılara katılmasını engellemeyi önlemektir; temel amacı budur.
Kesinleşmemiş bir karar sonucunda milletvekilinin tutuklanması milletvekilinin parlamento çalışmalarına katılmasını engellemektir ki, hukuk bunu kabul etmez.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana olabilirsiniz, o zaman bunun bir anayasa değişikliği ile ve yargı bağımsızlığının tam ve eksiksiz sağlanmasından  sonra savunursunuz.
    Enis Berberoğlu, eyleminde şiddeti savunmamış, onu meşru göstermemiş, sadece kendisine ulaştırılan bir bilgiyi, halkın haber alma hakkına duyduğu saygı  nedeniyle bir gazeteciyle paylaşmıştır. Enis Berberoğlu’na uygulanan, davranış halkın bilgi edinme hakkının ihlali ve basın özgürlüğüne müdahaledir.
Aslında AKP iktidarı tarafından KILIÇDAROĞLU’NA YÖNELİK BU TEHDİT GÜNDEMİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN KULLANILIYOR. MAALESEF CHP’LİLER DE BUNA ALET OLUYORLAR.
Aslında Türkiye’nin gerçek gündemi, ülke güvenliği için büyük tehdit oluşturan Yunanlıların işgal edip askeri üst kurduğu, kayalıklar, adacıklar ve adalardır. Turizm deki felakettir. Açlık sınırı altında yaşayan milyonlardır.Uluslararası ilişkilerdeki yalnızlıktır.
.