Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit ediyor.
Tehdidin nedeni MİT tırları davasında HAKSIZ
VE HUKUKSUZ OLARAK MAHKUM OLAN Enis Berberoğlu’nun kendisini bulaştıracağı
yönünde HAPİSHANEDEN GÖNDERDİĞİ HABERLERMİŞ
Enis BerberoğlU ile hiçbir samimiyetim
yoktur hatta hürriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeniyken yaptığımız bir telefon
konuşması da çok sıcak geçmemişti.
Enis Berberoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’nu
tehdit edeceğini aklımın kenarından bile geçirmem.Onu yakından tanıyanlar da
benimle aynı düşüncede.
Ayrıca MIT tırları haberinin yayınlanmasında
suçlu kim? Bu sır kendisine ulaştırılan
siyasetçi Enis Berberoğlu’mu, Enis Berberoğlundan bu haberi alıp
yayınlayan gazeteci mi?
Demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla
işlediği Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de “devlet sırlarını” ilk
defa ortaya çıkaran suçludur. İlk defa bunu elde eden kişiden alan veya
yayınlayan gazeteci suçlu olmaz.
Nitekim, wikileaks. Org’a bilgileri
veren Julıan Assange isimli bir hacker
suçlandı. Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde wikileaks.Org veya oradan “devlet
sırlarını” alan kişiler ya da yayınlayan
gazeteciler sorumlu olmadılar.
MİT tırları haberi bir devlet sırrıysa bunu
bulup ortaya çıkartan kişi Enis Berberoğlu değildir. Devlet bu sırları ortaya
çıkartanı değil, haber kendisine ulaştırılan siyasetçi ve haberi yayınlayan gazeteciyi
suçlayıp mahkum etmiştir.
Ayrıca bu TIRlar iktidar sahiplerinin ileri
sürdüğü gibi Türkmenlere insani yardım
taşıyorsa bu bir devlet sırrı da değildir.
Böyle bir yargılamanın ve sonucunda
mahkumiyetin demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yaşandığı, basının özgür
olduğu uygar bir ülkede olması mümkün değildir.
Enis Berberoğlu, bu bilgi ve belgeyi TBMM’de
genel kurulda söylese ve gösterseydi veya TBMM
çatısı altında bir basın toplantısı yapıp açıklasa sorumluluğu olacak
mıydı? Elbette olmayacaktı.
Enis Berberoğlu demokrasinin bütün kurum ve
kurallarıyla yaşanan bir ülkenin vatandaşı, siyasetçisi, gazetecisi olsaydı
böyle bir hukuksuzluğa muhatap olur muydu?
Elbette olmazdı.
Aslında bir hukukçu olarak, böyle bir olay
karşısında Mahkemenin “ böyle bir uygulamanın, ülke güvenliğini, demokrasiyi
savunmak bahanesiyle demokrasiyi baltalama, hatta ortadan kaldırma tehlikesini
kendi içinde taşıdığı” gerekçesiyle beraat kararı vermesini beklerdik.
Kürsü masuniyeti dışında, dokunulmazlık
elbette olmamalıdır. Nerede olmamalıdır, hep sözünü ettiğimiz gibi,
demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği, yargı bağımsızlığının tam
ve tartışmasız olduğu bir ülkede olmamalıdır.
Ayrıca Yasama dokunulmazlığının temel amacı,
Parlamento üyesinin, parlamento fonksiyonu dışındaki fiilleri nedeniyle
toplantılara katılmasını engellemeyi önlemektir; temel amacı budur.
Kesinleşmemiş bir karar sonucunda
milletvekilinin tutuklanması milletvekilinin parlamento çalışmalarına
katılmasını engellemektir ki, hukuk bunu kabul etmez.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana
olabilirsiniz, o zaman bunun bir anayasa değişikliği ile ve yargı
bağımsızlığının tam ve eksiksiz sağlanmasından
sonra savunursunuz.
Enis Berberoğlu, eyleminde şiddeti savunmamış,
onu meşru göstermemiş, sadece kendisine ulaştırılan bir bilgiyi, halkın haber
alma hakkına duyduğu saygı nedeniyle bir
gazeteciyle paylaşmıştır. Enis Berberoğlu’na uygulanan, davranış halkın bilgi
edinme hakkının ihlali ve basın özgürlüğüne müdahaledir.
Aslında AKP iktidarı tarafından KILIÇDAROĞLU’NA
YÖNELİK BU TEHDİT GÜNDEMİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN KULLANILIYOR. MAALESEF CHP’LİLER DE
BUNA ALET OLUYORLAR.
Aslında Türkiye’nin gerçek gündemi, ülke
güvenliği için büyük tehdit oluşturan Yunanlıların işgal edip askeri üst
kurduğu, kayalıklar, adacıklar ve adalardır. Turizm deki felakettir. Açlık
sınırı altında yaşayan milyonlardır.Uluslararası ilişkilerdeki yalnızlıktır.
.