Düşürülen Rus uçağı
ile ilgili olarak TV programlarına katılanlar,olay sabahındaki açıklamaların
internetteki kronolojisini ve Baltık bölgesinde yaşananları göz önüne alarak
konuşmadıklarından, olaylar halka doğru yansıtılmıyor.
Uçağın düşürüldüğü
sabaha dönersek, saat 10.46 da, Başbakan başka işlerle meşguldü ki,
Anadolu Ajansı, Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından aldığı bilgiye atıf
yaparak, düşürülen uçağın Rus uçağı olduğunu açıkladı.
Saat 10.55 de Genelkurmay, daha sağduyulu, daha devlet
ciddiyetine yakışır ve olayın oluşuna uygun bir şekilde “milliyeti belirsiz bir uçağa müdahale edildiğini” bildirdi.
Moskova saatine göre
11.59 da, Türkiye saatine göre ise 10.59 da yani Türk genelkurmayının
açıklamasından 4 dakika sonra Rusya Savunma Bakanlığı, Rusça ve İngilizce
olarak düşürülen uçağın kendilerine ait
olduğunu web sitesi üzerinden açıkladı.
Bu açıklamadan 11
dakika sonra yani saat 11.06 da Cumhurbaşkanlığı ya yaptığı hatayı gördü, ya da
Genelkurmayın ikazı üzerine ilk açıklamasını düzeltme çabasına girerek yine
Anadolu ajansı aracılığı ile düşürülen uçağın “”Rus uçağı olduğunun TAHMİN EDİLDİĞİ” bilgisini verdi.
Bundan sonra da
Cumhurbaşkanlığı tarafından çeşitli zamanlarda, düşürülen uçağın Rus uçağı
olduğunun Rusya’nın açıklamasından sonra öğrenildiğini, bu önceden bilinseydi
başka türlü davranılırdı, şeklinde açıklamalar yapıldı.
Bu açıklamalar
gerçekle bağdaşmıyor, çünkü düşürülen uçağın Rus uçağı olduğu ilk defa Cumhurbaşkanlığı kaynakları tarafından
yapıldığına göre, demek ki en azından birileri bunu biliyordu.
Genelkurmayın dahi
bilmediği bir olay hakkında Cumhurbaşkanlığı nereden bu kanıya varıyor, üstünde
durulması gereken nokta budur.
Durum böyle olunca,
bu gerginlikten kimlerin fayda
sağlayacağına bakmak gerekiyor.
Geçen yazımda da
yazmıştım. Yıllarca yurt içinde tahkimat yapılmasına göz yumulan PKK’ya karşı
başlatılan operasyonlar halkta korku yaratarak halkın Tayyip Beye desteğini sağlamıştı.
Şimdi bir dış tehlike
ve düşman yaratılarak, içeride karşılaşılacak, gelmekte olan ekonomik çöküntü
dahil bütün olumsuzluklar, bu düşmanın üstüne atılarak , Türk Halkının dış
düşman karşısında hükümetin dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın etrafında toplanacağı
düşünülmüş olabilir.
Bu olaydan
müttefiklerimizin ne çıkarı olduğunu da bakmak lazım.
Yabancı basını
yakından takip eden çevreler, bir yıldır Rus uçaklarının Baltıklar üzerinde
NATO hava sahasını ihlal etmesinin
NATO’da büyük rahatsızlık yarattığını görüyorlardı.
Ancak, ihlallere o
bölgede ne hikmetse müdahale edilmiyordu.O zamanda, Rusya’nın “Burnunun
sürtülmesi” için Suriye’ye karşı uygulanan angajman kuralları gerekçesiyle
Türkiye mi kullanıldı, sorusu akla geliyor.
Çok yaygın bir diğer
söylenti de, İŞİD’in Türkiye üzerinden petrol ticareti yaparak finans
sağladığı, ABD bütün girişimlerine rağmen bunu engelleyemediği,bu gerginlik
sürecinde Rusya’nın bunu engellemesinden hoşnut olunacağı yönünde.
Angajman kuralları
uygulanarak hem Rusya’nın “Burnu Sürtülmüş” ve hem de İŞİD’in finans kaynağı
kurutulmuş olacağından batılı müttefikler bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı.
Bütün bunlar göz
önüne alınarak uçak düşürülmesi dar bir çerçeve içinde düşünülmemesi gereken
bir olay, arkasında çok çirkin,eylemler ve hesaplar olabilir.
Bu olaylara ve son üç
dürt yıldır bölgede yaşananlara bakınca Atatürk’ün ünlü Dışişleri Bakanı Numan
Menemencioğlu’na talimat niteliğindeki söylemi akla geliyor 1-
Müstemlekecilerin arkasında durmayacaksın, 2-Kuzey Komşun Rusya’yı tahrik
etmeyeceksin, 3-Araplara bulaşmayacaksın.
Son zamanlarda
bunların hepsini yaptık, ama halka bunu kimse anlatmıyor.
Gözler ister istemez
Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönüyor, ama maalesef oradan da dişe dokunur bir
açıklama gelmiyor.
Uçak düşürülüyor,
önce çok basit “Endişe ile izliyoruz” şeklinde bir açıklama, arkasından ABD’nin
açıklaması üzerine, aman okyanus ötesi kızmasın kıvamında, Tayyip Erdoğan’ın
ekmeğine yağ süren, ciddiyetten ve içerikten yoksun, ABD’nin açıklamasının benzeri
bir açıklama.