Pazar günü saat 15.10 sularında dağlıca da
PKK terör örgütü her zaman yaptığı gibi kahpece mayınlı saldırı da bulundu, bu
yazının yazıldığı ana kadar kaç şehidimiz olduğuna dair bir resmi açıklama
yapılmadı, ama yirmi bir şehitten söz ediliyor.
Ülke bölünüyor, terör örgütü gemi azıya
almış, bir kısım arsız da çıkmış, “Barıştan”, “Silahların bırakılmasından” söz
ediyor.
Bu ülkede bir savaş yok ki barış yapalım. Bu
ülkede siyasetçilerden yüz bulduğu için şımaran,arsızlaşan ve her geçen gün
saldırganlığını arttıran, Batı'nın da teşvik ettiği bir terör örgütü var.
Artık “batı ne düşünür” ,aman batıyı
karşımıza almayalım noktası çoktan geçilmiştir.
Ülkenin bölünmesi söz konusu ise artık,
PKK’ya içerden ve dışarıdan destek veren herkes bizim karşımızdadır.
Kendi topraklarında tarihlerinde bir defa
yaşanan bir terör eyleminden sonra, ya bizden yanasınız ya da terör den
yanasınız diyebilenler, terörle masaya oturmayı haklı olarak red ederlerken,
bize teröristle tekrar masaya oturun diyebiliyorlar.
Onların tek hedefi, arzuları kukla bir bağımsız Kürt devletini
kurdurmaktır.
Bu ülke, Oslo görüşmelerinden başlayarak,
terör örgütüyle masaya oturanları, terör örgütünün ülke içinde, il il, ilçe
ilçe ve hatta mahalle mahalle örgütlenmesine, adam kaçırmasına, vergi toplamasına doğrudan ya da dolaylı göz yumanları, ister iktidarda ister
muhalefette olsun, kapsamını ve sonuçlarını bilmediği bir CİA projesi olan açılıma
destek veren herkesi, yargı önüne çıkartmak zorundadır.
Tüm toplum, teröristlere ve teröre karşı
“amasız”, “fakatsız” ayağa kalkmak zorundadır.
İspanya, İngiltere bunu yaptı.
Bu şehitlerin kanı, terör örgütüne yüz
veren, onlara destek olan tüm siyasilerin ve diğer örgütlerin yöneticilerinin
ellerindedir.
EMASYA Protokolü niçin iptal edildi ve
operasyon yetkisi askerden alınıp mülkü amirlere verildi.
Aylarca hatta yıllarca askerin ve kolluğun
eli kolu bağlandı, eşkıya görülse bile ateş açmayacaksınız dendi, işte gelinen
nokta bu.
PKK’ya “istemediğiniz Vali, Kaymakam ve
komutan varsa bize söyleyin, gereğini yapalım”,"kentleri silah deposu
haline getirdiğinizi biliyoruz" diyenler yargı önüne çıkarılmayacak mı?
"Kürt açılımının" fikir babası ve CİA'nın
Türkiye uzmanı Henri Barkey, Amerika'nın AKP hükümetiyle birlikte Türk Ordusuna
operasyon düzenlediğini açıklama mışmıydı?
Bu operasyon Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalarla yapılma mışmıydı?
Yapılan bu operasyonun, bu ihanetlerinin
hesabı yargı önünde sorulmayacak mı?
Bu ülkede yaşayan herkes, bir insanlık suçu olan
terörle arasına mesafe koymak zorundadır. Terörle arasına mesafe koymayan her
kim varsa bunun hesabını vermelidir.
Bizim
yaşadığımızdan çok daha azını yaşayan İspanya’da milyonlar sokağa döküldü; terörle
arasına mesafe koymayan siyasi parti kapatıldı, bu kapatmaya da Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi de onay verdi.
Bizdekilerin ne özelliği var? Bunların pisliğinde
boncuk mu var? Bu ülkede kahpece şehit edilen vatan evladının tırnağına
bunların topunu değişmem.
Sustukça vakarımızı, ağırbaşlılığımızı bir
zafiyet olarak algılanılıyorsa bunda büyük yanılgıya düşerler.
Bu ülkede hiç kimse artık bir CİA projesi olan “Çözüm Süreci”
lafını ağzına almamalıdır. Türkiye’nin bir demokrasi sorunu var ise bu sadece
Kürt kökenliler için değil bu ülkenin tüm vatandaşları için vardır.
Düşüne biliyor musunuz, Cumhurbaşkanı’nı
eleştiren doksana yakın gazeteci ve vatandaş aleyhine davalar açılmış, işte bu
bir demokrasi sorunudur.
Bu ülkede bireysel kültürel haklar önündeki
bütün engelleri elbette kaldıralım, ama bölünmenin önünü açacak, kolektif
kültürel hakları da kimseye de tanımayalım.
Ama asıl acı olan husus, şehitler
verilirken, bu ülkenin Cumhurbaşkanı bir TV kanalında hala daha 400
milletvekili verseydiniz bunlar olmazdı diyebiliyor; ülkenin her daim sırıtan
Başbakanı hiç yüzü kızarmadan Milli Maçı seyredebiliyor.
Bu ne saygısızlıktır.
Artık bu saygısızlığa, bir dur demenin zamanı geldi de ve geçiyor.